Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) eski Genel Başkan Yardımcısı ve 23. Dönem Ankara Milletvekili Emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı Türkiye maalesef dış politika ve ülke güvenliği alanında pusulasız bir şekilde sürükleniyor dedi.
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Adanaya gelen Bölükbaşı, havaalanında MHP Adana İl Başkanı Mustafa İzgioğlu, MHP Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi 23. Dönem Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve MHP Seyhan İlçe Başkanı Yusuf Kanlı tarafından karşılandı.
YILDIRIMIN KABRİNE ÇİÇEK
Program kapsamında İl Başkanlığını, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlüyü ziyaret eden Deniz Bölükbaşı, çok sevdiği yol arkadaşı MHP eski Genel Başkan Yardımcısı merhum Recai Yıldırımın Kabasakal Mezarlığındaki kabrine gitmeyi de ihmal etmedi. Bölükbaşı, Yıldırımın mezarına çiçek bıraktı; İzgioğlu, Tankut, Kanlı ve merhumun oğlu Hakan Yıldırımla birlikte dua etti.
MHP Adana İl Başkanlığı ziyaretinde ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Deniz Bölükbaşı, Türkiyenin sonu büyük bir yıkım olan yola sokulduğunu kaydetti. Bölükbaşı şunları söyledi:
TAM BİR FELAKET
Gerek içeride gerekse dışarıda Türkiyenin durumu hiç iyi görünmüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Onun güdümündeki AKP hükümetinin attığı her adım, ifade ettikleri her söz tam bir felaket. Evvela kendi içlerinde bir tutarlılık yok. Cumhurbaşkanı başka, Başbakan başka, Bakanlar bambaşka konuşuyor. Ayn-el Arapla ilgili süreçte yaşananlar, Türkiyenin muhatap kaldığı tavır ve uygulamalar AKP hükümetinin başına geçen son çuval olmuştur. Tıpkı Libyaya müdahale hadisesinde olduğu gibi Tayip Erdoğan Suriyeye yönelik işletilen süreçte de, söylediklerinin aksini yapmak zorunda kalmıştır.
YA İHANET YA DIŞ BASKI, İKİSİ DE VAR
Bölükbaşı şöyle devam etti:
Egemen bir devlet, bir örgütü terör örgütü olarak tanımladıktan sonra ona yardım etmez, edenlere de izin vermez. Hedeflenen Kürdistanın ikinci parçasını oluşturma amacıyla şimdi üs olarak kullanılan Kobanideki PYDye yardım da, PKK terör örgütünün başıyla yapılan müzakere de böyledir. Her iki örgüt ile ilgili söylem ve eylemlere baktığımızda, şayet Tayyip Erdoğan ve Davutoğlunun başında bulunduğu AKP Hükümeti bunları bilinçli ve istekli yapıyorsa ki öyle görünüyor; açıktan ihanet suçu işlemektedirler. Eğer bir dış baskının sonucu olarak yapıyorlarsa, Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik haklarını kullanmaktan aciz, Türk milletinin verdiği iradeyi başka merkezlere teslim eden bir zihniyetle karşı karşıyayız demektir. Net olarak görünen o ki, isteklilik de var, zorlama da.
PEKİ ÇARE VAR MIDIR?
Dolayısıyla Türkiye çıkmaz bir yola sokulmuştur. Türkiye pusulasız bir şekilde nereye varacağı, hangi kayaya çarpacağı belli olmayan, rotasını kaybetmiş bir gemi gibi sürüklenmektedir. Kaptan köşkünde oturanlar dümeni, başka merkezlerden gelen talimatlarla ve biraz da güle oynaya çevirmektedir. Peki çare var mıdır? Evet vardır. Yetkisini Büyük Türk Milletinden alan, Egemenlik hakkının da sadece ona ait olduğunu bilen ve emperyalist güçlere boyun eğmeyen bir siyasi iradenin Türkiye Cumhuriyetini yönetme vakti gelmiştir. Bugün için ilkeli, seviyeli ve tutarlı bir anlayışa sahip ve hiç bir güç merkezine diyet borcu olmayan yegane siyasi organizasyon halen üyesi olmaktan büyük bir onur duyduğum Milliyetçi Hareket Partisidir. Dolayısıyla Sayın Bahçelinin liderliğinde Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarından başka çare kalmamıştır. Başka yollara sapmak, başka arayışlara girmek beyhude bir çabadır ki bunun sonucu telafisi mümkün olmayacak büyük bir felakettir.