Dıişleri Bakanlığı, ABD ile DEAŞla Mücadele Konusunda mutabakata varıldığını açıkladı. Açıklama, şöyle: ''Türkiye ve ABD, kollektif savunma ve ulusal güvenlik üzerinde birlikte düşünme ve hareket etme tecrübesine sahip iki NATO üyesi müttefiktir.
İlişkilerimizin bu dokusu çerçevesinde, müşterek tehditlere karşı yine müşterek çabalarla cevap vermek iki ülke bakımından bir öncelik oluşturagelmiştir.
Bu meseleler, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile ABD Başkanı Obama arasında 22 Temmuz günü gerçekleşen telefon görüşmesinde olduğu gibi, gerektiğinde devlet başkanları düzeyinde de ele alınmaktadır.
DEAŞ meselesi Türkiye için öncelikli bir ulusal güvenlik tehdididir. Bu tehdidin boyutları giderek büyümektedir.
Nitekim, Suruçta 20 Temmuz günü 32 vatandaşımızı aramızdan alan menfur terör saldırısının açtığı yara daha tazeyken, bu terör örgütü 23 Temmuz günü de Elbeylideki Hudut Karakolunda görevli Türk askerlerine silahlı saldırıda bulunmuş ve bir Astsubayımız şehit düşmüştür.
Ulusal güvenliğimize yönelik bu tehdit ve saldırılara hakedilen karşılığın verileceği açıktır.
DEAŞ'ın Türkiye sınırları ve Türkiyenin güvenliği bakımından arzettiği tehditin ortadan kaldırılması, bir süredir ABD ile Türkiye arasında yürütülen ortak hareket egzersizinin önemli bir boyutunu teşkil etmektedir.
Irak ve Suriyede 10 aydır devam eden Uluslararası Koalisyon harekatlarına Türkiye, Koalisyon'un bir üyesi olarak, esasen milli imkan ve yetenekleriyle katkı sağlamaktaydı. Nitekim, ABDye ait silahlı insansız hava araçlarının ülkemizde konuşlandırılmasına dair iznin Sayın Dışişleri Bakanımızca geçtiğimiz Haziran ayı sonunda açıklandığı hatırlanacaktır.
Türkiye ve ABD, bu sürecin devamı mahiyetinde, DEAŞla mücadeleye yönelik mevcut işbirliğini daha da derinleştirmeye karar vermişlerdir.
Bu çerçevede, Bakanlar Kurulu, TBMMden 2 Ekim 2014 tarihinde aldığı yetkiye dayanarak, DEAŞa yönelik hava harekatlarına katılan ABD ve tarafımızdan uygun görülecek bazı bölge ülkeleri de dahil diğer Koalisyon ülkelerinin insanlı ve insansız hava unsurlarının ülkemizdeki üslerde konuşlandırılmasına onay vermiştir. Bahsekonu harekatlarda, tabiatıyla, Türk Hava Kuvvetleri unsurları da aynı amaçla görevlendirecektir.
Esasen, bu sabah itibariyle, jetlerimiz BM Şartının 51. Maddesi uyarınca meşru müdafa hakkımıza dayanarak Suriye içindeki belirli DEAŞ unsurlarını hedef almış bulunmaktadır.
DEAŞa yönelik Koalisyon harekatına fark yaratıcı katkılar sağlaması beklenen bu yeni işbirliğinin detayları hakkında, operasyonel nedenlerle, bu aşamada bilgi verilmeyecektir.
Ancak, Türkiyenin güvenliğinin sağlanmasının yanısıra, Suriye içinde öncelikle DEAŞın kontrolündeki bölgelerde yaşayanların güvenliğinin kalıcı biçimde sağlanarak pekiştirilmesi de, hava unsurlarının artan mevcudiyetiyle birlikte, bu işbirliğinden beklenen doğal sonuçlar arasındadır.
Sözkonusu harekatlar, uluslararası hukuk uyarınca icra edilmektedir. Bu doğrultuda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne de gerekli bildirimde bulunulmaktadır.''
İlişkilerimizin bu dokusu çerçevesinde, müşterek tehditlere karşı yine müşterek çabalarla cevap vermek iki ülke bakımından bir öncelik oluşturagelmiştir.
Bu meseleler, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile ABD Başkanı Obama arasında 22 Temmuz günü gerçekleşen telefon görüşmesinde olduğu gibi, gerektiğinde devlet başkanları düzeyinde de ele alınmaktadır.
DEAŞ meselesi Türkiye için öncelikli bir ulusal güvenlik tehdididir. Bu tehdidin boyutları giderek büyümektedir.
Nitekim, Suruçta 20 Temmuz günü 32 vatandaşımızı aramızdan alan menfur terör saldırısının açtığı yara daha tazeyken, bu terör örgütü 23 Temmuz günü de Elbeylideki Hudut Karakolunda görevli Türk askerlerine silahlı saldırıda bulunmuş ve bir Astsubayımız şehit düşmüştür.
Ulusal güvenliğimize yönelik bu tehdit ve saldırılara hakedilen karşılığın verileceği açıktır.
DEAŞ'ın Türkiye sınırları ve Türkiyenin güvenliği bakımından arzettiği tehditin ortadan kaldırılması, bir süredir ABD ile Türkiye arasında yürütülen ortak hareket egzersizinin önemli bir boyutunu teşkil etmektedir.
Irak ve Suriyede 10 aydır devam eden Uluslararası Koalisyon harekatlarına Türkiye, Koalisyon'un bir üyesi olarak, esasen milli imkan ve yetenekleriyle katkı sağlamaktaydı. Nitekim, ABDye ait silahlı insansız hava araçlarının ülkemizde konuşlandırılmasına dair iznin Sayın Dışişleri Bakanımızca geçtiğimiz Haziran ayı sonunda açıklandığı hatırlanacaktır.
Türkiye ve ABD, bu sürecin devamı mahiyetinde, DEAŞla mücadeleye yönelik mevcut işbirliğini daha da derinleştirmeye karar vermişlerdir.
Bu çerçevede, Bakanlar Kurulu, TBMMden 2 Ekim 2014 tarihinde aldığı yetkiye dayanarak, DEAŞa yönelik hava harekatlarına katılan ABD ve tarafımızdan uygun görülecek bazı bölge ülkeleri de dahil diğer Koalisyon ülkelerinin insanlı ve insansız hava unsurlarının ülkemizdeki üslerde konuşlandırılmasına onay vermiştir. Bahsekonu harekatlarda, tabiatıyla, Türk Hava Kuvvetleri unsurları da aynı amaçla görevlendirecektir.
Esasen, bu sabah itibariyle, jetlerimiz BM Şartının 51. Maddesi uyarınca meşru müdafa hakkımıza dayanarak Suriye içindeki belirli DEAŞ unsurlarını hedef almış bulunmaktadır.
DEAŞa yönelik Koalisyon harekatına fark yaratıcı katkılar sağlaması beklenen bu yeni işbirliğinin detayları hakkında, operasyonel nedenlerle, bu aşamada bilgi verilmeyecektir.
Ancak, Türkiyenin güvenliğinin sağlanmasının yanısıra, Suriye içinde öncelikle DEAŞın kontrolündeki bölgelerde yaşayanların güvenliğinin kalıcı biçimde sağlanarak pekiştirilmesi de, hava unsurlarının artan mevcudiyetiyle birlikte, bu işbirliğinden beklenen doğal sonuçlar arasındadır.
Sözkonusu harekatlar, uluslararası hukuk uyarınca icra edilmektedir. Bu doğrultuda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne de gerekli bildirimde bulunulmaktadır.''