Adana Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde 24 saat kalarak yaşadıklarını kamuoyu ile paylaşan Murat Kula isimli gazeteci ile yaptığım söyleşiyi haber haline getirip bu haberi de değerlendirmeleri için BİMERe göndermiştim.
Ruh Sağlığı Hastanesinde bir gazetecinin yaşadıklarını kendi ağzından birebir anlatıp yetkililere Daha önceden vukuatlı olan hastanenizi bir inceleyin lütfen demiştim.
Mayıs ayındaki haberimizden sonra yapılan incelemelerin neticesi Kasım ayında yani 6 ay sonra bize ulaştı.
Ancak bitebilmişler soruşturmayı! Burası Türkiye!
Öyle hızlı bir soruşturma yapılmıyor, yapılamıyor!
Peki, bu soruşturmanın sonucu ne olmuş? Merak ediyor musunuz? Sizi daha fazla meraklandırmadan hemen yanıtı vereyim.
İşte BİMERden gelen yanıt:
Sayın Özcan ALADAĞ, Başbakanlık İletişim Merkezine BİMERe yapmış olduğunuz 08.05.2014 tarihli başvurunuz hakkında gerekli inceleme muhakkik marifeti ile yapılmış olup, hazırlanan inceleme raporunda; Söz konusu incelemeye neden olan iddialarla ilgili olarak, disiplin hükümleri çerçevesinde bir işlem yapmaya gerek olmadığı; Raporda önerilen hususlarla ilgili olarak Dr.Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları hastanesi bu benzeri konularda daha dikkatli ve itinalı olmaları hususunda yazılı olarak uyarılmıştır. Bilgilerinize rica ederim.
Yani burada yaşananlar OLAĞAN şeyler!
Gazetecinin yaşadıkları, birebir şahit oldukları sıradan şeyler
Muhakkik kardeşler de bu kanıya varmışlar.
Böyle davranıldığı sürece daha inanın bana çok Ruh Sağlığı Hastanesi haberleri yapmak zorunda kalırız. İnsanlar da daha çok kötü muamelelerle karşı karşıya kalırlar.
Yapacak bir şey yok. Biz görevimizi yaptık. Bundan sonrası da başkalarına kaldı.
Xx
Gazeteci neler yaşamıştı?
Konu Ruh Sağlığı Hastanesinden açılmış iken 24 saat burada zorunlu olarak bırakılan Gazeteci Murat Kulanın bana anlatarak kaleme aldığım o iddialarını buradan bir kez daha yayınlamak istiyorum.
Nedeni Gazetecinin tanık olduğu bu olayların adı geçen hastanede yaşanıp yaşanmayacağının yorumunu sizlerin yapabilmesidir.
YASTIKLAR SALYA İZLERİ İLE KAPLI
6 Nolu servise alınan gazeteci Murat Kulanın akıl hastalarına uygulanan yöntemlerle üzerindeki eşyalar alındı. Giysileri çıkarılarak üzerine akıl hastalarının giymiş olduğu giysiler giydirildi. Etrafını saran hastaların baskıları ve hastanedeki görevlilerin şiddeti bu an itibariyle başlıyordu. Gazeteci Murat Kula o anı şöyle anlattı. Bana yatacak yer gösterdiler. Ancak yatak ve yastıkların pisliğinden, salya izlerinden yatacak durum yoktu. Ben koltuğun üzerinde sabaha kadar yatmak zorunda kaldım. Sabaha kadar hastalar sürekli sigara içerek adeta uyumuyorlardı
SANKİ CEZAEVİ, SANKİ ASKERİ KIŞLA!
Hastanenin kışla edasıyla mıntıka temizliğini hastalara yaptıran, yatakları düzeltilmesini sağlayan özel şirket elemanları ile hastane personelleri, adeta hapishanede kalan mahkûmlara yapılan hareketlerle hastaları yönlendirmeye başlayınca gazeteci Murat Kulanın da isyanı bu andan itibaren başladı. Kula, hastalara hakaretler ediliyor, konuşmaları ile aşağılanarak akıl hastaları olduğu sürekli yüzlerine vuruluyordu. Hastane kantini başta olmak üzere, hastane içerisinde dolaplara zula edilen yerlerde emniyetin sürekli yakalayarak basına tanıttığı kaçak sigaralar satılmaya başlanıldı. Bir paket sigara 4 liraya satılıyordu. Bu kaçak sigaralar özellikle Kuzey Iraktan gelen sigaralar buraya nasıl getirilip satılıyor? Diye sorduğunda sert tepki ile karşılaşan Kula, madde bağımlısı hastaların tütün içerisinde esrar içtiklerine tanıklık etti.
PARAN VAR İSE ESRAR DAHİ VAR!
Burada her şey bulunur. Yeter ki paran olsun mantığı ile hareket eden bu uyanık görevlilerin hastaneye tütün içerisinde esrar maddesini nasıl soktuklarının yanıtı arayan Gazeteci Murat Kulanın şaşkınlığı devam ediyordu. Görevliler hastaları kelepçe ile yataklarına bağlıyorlar, hastanenin kapalı bahçesine çok kısa zamanda çıkan hastalara kantin simsarları her şeyi satmaya başlıyorlar diyerek yaşadıklarını aktaran Gazeteci Kula, yemekler bir insanlık ayıbı. Hijyenden yoksun bir mutfakta yaz aylarının sıcaklığı ile mikrop yuvası olmuş. Yemekhanede oturacak sandalye sayısı hasta sayına göre yetersiz. Hastalar yere oturup yemek yiyorlar. Hastalara metal tabldot ile yemek veriliyor. Bir hasta bana bu tabldot ile doktorun boğazını keseceğim dediğinde hayretlere düştüm sözleriyle yaşadıklarını dile getirdi.
GÜVENLİK KAMERASINI İNCELESİNLER
Kula anlatırken bizler hayretler içinde olup bitenleri kaleme almaya devam ediyoruz. Ve Kula adeta cezaevindeki mahkûmlardan farkı olmayan hastaneyi ve hastanedeki yaşamı anlatmaya devam etti. Hastane tuvaletleri pislik yuvası. Hasta üzerine pislemiş. Hastanede sabuh dahi yok. Hastane tuvaletleri hastaların pislik izleriyle adete resim yapılmış! Pencere kenarları tükürük izleri ile dolu. İnsanın burada kalması demek, adeta yaşamını rizikoya atması demek. Hastalara verilmesi gereken ilaçlar yetkililer tarafından dağıtılıyor, hastaların başında durup yutup yutmadıkları beklenilmiyor. Hastalar ile ilacı yutmayarak geri ağızlarından çıkarıp tükürüyorlar. Pencere kenarları ilaçlar ile dolmuş. Hastalar bunlar bizi delirtmeye çalışıyor diyerek ilaçları kullanmıyorlar. Bütün bunları gözlerimle gördüm, yaşadım
HASTALARA KÜFÜR EDİYORLAR
Özürlü bir hasta tekerlekli sandalye ile hastanede kalır iken bu hastayı sadece yemek yiyeceği saatte dışarıya çıkarıyorlar. Özürlü hasta tepki gösterip krize girince tekerlekli sandalyeden düşen hastaya bir görevlinin diğer hastalara seslenerek kaldırın şu şerefsizi düştüğü yerden diyerek diğer hastalara kaldırttığına tanıklık eden Gazeteci Murat Kula anlatmayı sürdürdü. Görevliler adeta Azrail gibi. Bilgi vermiyorlar, azarlıyorlar, küfür ediyorlar. Hastanedeki doktorlar vizete gelmiyorlar. Kafalarına göre gelip hastayı görüyorlar. Bu konuyu bana hastane yetkilisi söyledi. Ne zaman doktor gelip beni muayene edecek diyerek sorduğumda Dün gelmesi gerekiyordu gelmedi. Belki bugünde gelmez. Hasta isen hastalığını bil. Geç yerine otur diyerek beni azarlardı. O gün yine doktor gelmeyecekti. Ben gazetemizin imtiyaz sahibine bir şekilde ulaşıp hastaneden beni kurtarmasını istedim. Gazetemizin sahibi bir başhekim yardımcısına ulaşıp benim hastaneden çıkmamı temin ederken nasıl olduysa bir doktor geldi 6 nolu servise.
ÜZERİNE PİSLEYEN HASTA VAR!
Hastaların saçlarının traş edildiğini ve hastalara permatik dağıtılarak traş olmalarını isteyen berberin asıl kendisinin yapması gereken traşları yapmadığını ve permatik dağıtılan hastaların permatiğin ucunu kırarak oradaki insanlara zarar verecek noktada olduklarına işaret eden Gazeteci Murat Kula, üzerine büyük tuvaletini yapan hastanın o pisliği ile yemekhanede yemek yemesine izin veren ve görmezlikten gelen idarenin hastanede bir gün kendilerinin de kalıp hasta olarak yatmasını istiyorum. O zaman bakalım bu gelişmeleri, bu insanlık dışı uygulamaları nasıl karşılayacaklar? sorusunu yönelten Gazeteci Murat Kula, geçmiş yıllarda hastanede yaşanan olayları bildiği için 24 saatte kabus dolu anları bir türlü unutmadı.
XX
Şaban İşin günahını almışlar
Bir dönem Çukurova Ak Parti İlçe Başkanlığı yapan Şaban İşin günahını kendi partilileri almaya başlamış.
Şaban İş, Çukurova İlçe Kongresinde genel merkezin aday olma diretmesine karşın aday olarak ilçe başkanlığı seçimini kazanıp koltuğa oturmuştu. Lakin 45 geçmedi ki genel merkez tarafından görevden alındı.
Aynı durum geçen hafta içinde Fekede yaşandı. Fekede mevcut başkanın karşısına genel merkezin aday olma diye direttiği bir isim aday oldu. Genel merkeze kafa tutan bu aday seçimleri kazanamadı.
İşte Ak Parti içindeki Şaban İşi sevmeyenler, Şaban İşin Fekeli olması nedeniyle bu genel merkeze kafa tutan adayı Şaban İş aday olarak çıkardı diye hakkında dedikodu ürettiler.
Oysaki genel merkezin adayı olan isim Şaban İşin akrabasıydı ve onun kazanması için Şaban İş günlerce çalıştı.
Hani bir kez adın genel merkeze karşı kafa tutan ve seçim kazanan kişi olarak çıkmaya görsün.
Şaban İş muhalifleri bunu kullanmak istediler.
Lakin günahını aldılar.
Çünkü Şaban İş, dersini bir kez almıştı ve sütü üfleyerek içenlerdendi.
Biz de günahının alındığını belirtelim istedik.