Bu memlekette herkes haklı, tek haksız olan basın' mensupları.
Yolsuzluk operasyonunun faturasını basına çıkaranlar oturup iki kere düşünsünler. Biz bunları niçin yaptık?' diye kendilerine soru sormaları gerekenler, yasakçı zihniyet ile nereye varacaklarının da hesabını yapsınlar.
Ortalıkta aklınızın alamadığı kadar bilgi kirliliği ve belgelerinin dolaştığı bir ortamda basını günah keçisi ilan eden yöneticiler, emniyet binalarına basın mensuplarının girişini yasakladılar.
Bu yasağı koyanlar kadar bu memlekette basın mensuplarının günahı yok... Bunu kendileri de biliyor, görüyor.
Gelin görün ki netice bize fatura edildi.
Dün Adana Emniyet Müdürlüğü önünde gazeteciler olarak tepkimizi ortaya koyup Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin önderliğinde protestomuzu gerçekleştirdik. Kalemlerimizi emniyet binasının önüne koyarak bu kalemi buraya bıraktık ama yazacaklarımızın önüne geçemezsiniz' diyerek tepki verdik.
Kibar adıyla basına karşı getirilen bu yasakçı zihniyetin sonucu olan uygulamalardan' bugüne kadar ilk defa nasibimizi almadığımız için aslında biz bu gibi yasaklara alışığız.
Basının sesinin susturulmaya çalışıldığı öyle dönemlerden geçtik ki, yasakları koyanların bir gün kendilerinin de bu basına ihtiyaç duyacaklarını biliyoruz, buna inanıyoruz.
Demokrasi, adalet ve basının halkın sesi olması bir gün herkese lazım olan üç temel öğedir.
Türkiye genelindeki örgütlü Türkiye Gazeteciler Federasyonu'na bağlı gazeteciler cemiyetlerinin bu tepkilerinden sonra idarenin bir değişim içinde olmasını beklemiyoruz işin özünde. Lakin biz demokratik hakkımızı kullanarak bize yasak koyan zihniyete isyan ettik.
Bu isyanınızı da tarihin sayfaları arasına not ettik.