7 yıllık yanlışa Valilik soruşturması

Çukurova Barış Gazetesi'nin yayını ile gündeme gelen özel halk otobüslerinin ihalesinin yapılmadan çalışmaları olayını soruşturma açıldı

Çukurova Barış Gazetesi'nin 20 Kasım 2017 tarihinde gündeme getirdiği Adana Büyükşehir Belediyesi’nin 7 yıldır Özel Halk Otobüslerinin belediyenin vermiş olduğu çalışma belgesi ile çalıştıkları ve belediyenin ise ihaleye çıkmayarak kusurlu hareket ettiğine ait haberimizden sonra Adana Valiliği soruşturma başlattı. Valilik, konuyla ilgili muhakkik atadı ve olayı çok yönlü olarak soruşturuyor.

 

Atanan muhakkik, 2010 yılından bu tarihe kadar belediyede bu konuyla ilgili olan kişilerin ifadesine başvurup konu hakkında savunmalarını isteyecek. Kanunun amir hükümlerinin neden yerine getirmediğini araştıracak olan muhakkik, tutacağı raporu Adana Valiliği’ne sunacak. Valilik, konuyla  ilgili kusurlu davranış ve yasanın çiğnenmesine ait somut deliller bulur ise ilgililer hakkında yasal suç duyurusunda bulunacak.

 

Konu gazetemizde şu şekilde yer almıştı.

 

 

‘İhaleye çıkmadan uzatmışlar!

 

 

Adana Büyükşehir Belediyesi’nin Sayıştay tarafından denetlemesinin ardından 2010 yılından bu tarihe kadar yani 7 yıldır Özel Halk Otobüslerinin belediyenin vermiş olduğu çalışma belgesi ile çalıştıkları ve belediyenin ise ihaleye çıkmayarak kusurlu hareket ettiği gerçeği ortaya çıktı.

YAPILAN UYGULAMA HUKUKSUZ!

Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde faaliyet gösteren Özel Halk Otobüslerinin ihale sürelerinin bitmiş olmasına rağmen yeniden ihale yapılmaksızın çalışmalarına devam etmeleri büyük kusur olarak tespit edildi ve bu sonuç Büyükşehir Belediyesi’ne bildirildi. 5393 sayılı Belediye Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1580 sayılı kanunun 15.maddesi 9.fıkrasına göre toplu taşıma araçlarının görev ve yetkilerinden belediyenin sorumlu olduğu hatırlatıldı. Kanuna göre Meclis veya Encümen imtiyaz niteliği taşıyan toplu taşıma hizmetlerini ihale yoluyla devretmemiş, mevzuata uygun olmayan şekilde çalışma belgeleri düzenleyerek toplu taşımada bir tekel oluşturulmuştur. Bu çerçevede toplu taşıma hizmetleri bakımından görevli ve yetkili olan Belediyenin, ihale yapmadan rekabetsiz bir şekilde toplu taşıma imtiyazına izin vermesi mümkün değildir’ denildi ve yapılan uygulamanın hukuksuz olduğunun altı çizildi.

NASIL BİR YÖNTEM İZLENMİŞ?

Sayıştay raporunda konu şu şekilde izah edildi. ‘Ulaşım hizmetinin belediyedeki yetkili organın kararıyla rekabete uygun, saydam bir şekilde süresinin belirli olması gibi hususları da içerecek şekilde ihale yoluyla verilmesi gerekir. Belediye Başkanlığınca çalışma belgesi verilerek işe başlatılan ve halen toplu taşımacılık yapan 419 adet özel halk otobüsüne ilişkin 2002 tarihli sözleşme kayıtların incelenmesinde sözleşme süresinin üç yıl olduğu, en son tarihli olarak 2010 yılında encümen kararında: “…ruhsat vermek suretiyle Özel Halk Otobüsleri ile yapılan sözleşmenin süresi dolduğundan, Özel Halk Otobüsleri sahipleri tarafından Belediyemize ödenmesi gereken güzergâh bedelleri ödenmemekte olduğundan, Belediyemiz maddi zarara uğramakta olup, sözleşmenin yenilenmesi gerekmektedir...” Denilerek yeni sözleşme imzalanmış ve herhangi bir süre öngörülmemiştir. Yani ihale yapılmadan süresiz bir sözleşme imzalanmıştır. Özel Halk Otobüslerinin taşıma işini yıllardır yaptıkları, bu çalışma belgesinin ilgililer yönünden süresiz bir şekilde kazanılmış hak olarak kabul edildiği ve uygulanmanın bu şekilde süregeldiği anlaşılmaktadır. Mevcut çalışma belgelerinde bu belgelerin ne kadar süreyle geçerli olduğuna ilişkin her hangi bir ibare bulunmamaktadır. İhale yapılmadan fiili bir durum olarak gerçekleştirilen ancak mevzuatta karşılığı olmayan bu uygulamanın sürdürülebilmesi mümkün değildir. Faaliyette bulunan bu otobüslerin çalışma durumlarının, izin / tahsis suretiyle sürekli uzatılması ve yıllardır devam etmesi, kazanılmış hak oluşturmaz. Kazanılmış hakkın varlığından söz edebilmek için, bu hakkın yürürlükteki hukuk kurallarına uygun olarak tesis edilen bir işlemle elde edilmiş olması gerekmektedir. Belediyenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmeti bizzat yerine getirmeyip, üçüncü kişilere gördürebilmesi mümkün olmakla birlikte bu husus söz konusu hizmetin bir kamu hizmeti olma niteliğini ortadan kaldırmadığı gibi bu konuda belediyenin görevinin sona ermesine yol açmamakta ve bu hizmetin yerine getirilmesi yönünden sorumluluğu devam etmektedir. Bu niteliği gözetildiğinde, belediyenin görevine giren bir hizmetin, süresiz olarak üçüncü kişilere bir hak verilmesi suretiyle gördürülmesi, hukuken mümkün değildir. Aksi takdirde, mevzuata aykırı tesis edilen bir belediye işleminin, bir kanunun dahi üstüne geçmesi, o kanunun uygulanamaması sonucuna yol açacağı da bir gerçektir. Bu hizmetin belediyeler tarafından yürütülmesi ya da üçüncü kişilere gördürülmesi, söz konusu hizmetin kamu hizmeti olmasına ve bu hizmetin belediyelerce yürütülmesinde kamu yararı bulunduğu düşüncesine dayandığından, bireysel yararların kamu yararına üstün tutulması sonucunu doğuracak bir kazanılmış hak anlayışı kabul edilemez.’

YORUMA AÇIK OLMADAN UYARI

Sayıştay denetçileri yapılan uygulamanın yoruma açık olmadan hukuka aykırılık ifade ettiğini belirterek tutulan raporda şu uyarılarda bulundular.’Toplu taşıma hizmetlerinin imtiyaz, kiralama ve ruhsat usullerinden biri ile üçüncü kişilere gördürülebilmesi mümkün olmakla birlikte, her üç yöntem bakımından da bu hizmetin üçüncü kişilere gördürülmesinde mutlak olarak belirli bir sürenin öngörülmüş olması zorunludur. Kanunda öngörülen sürelerden daha uzun bir sürenin öngörülmesi ya da hiçbir şekilde süre öngörülmemesi durumlarında, bu durumun hukuka aykırılık oluşturacağı kuşkusuzdur. Yukarıda bahsettiğimiz gibi hukuka aykırı olarak tesis edilen işlemlerin ilgililer yönünden geleceğe yönelik olarak kazanılmış hak oluşturması ise mümkün değildir. Kazanılmış haktan bahsedilebilmesi ancak mevzuata aykırı işlemin ortadan kaldırıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş olan haklar, yani geçmişe yönelik haklar yönünden mümkün olabilir. Mevzuata aykırı işlemlerin, mevzuata aykırılıklarının tespit edildiği tarih itibarıyla hukuk düzeninden çıkarılmaları hukuk devletinin bir gereğidir. Bu nedenle, yukarıda açıklanan hususlar da gözetildiğinde süresiz olarak yapılan ihale işleminin ortadan kaldırılması zorunludur. Bu kapsamda belediyece toplu taşıma hizmetlerinin üçüncü kişilere gördürülmesinin yöntemini belirleme ve bu konuda yeniden bir ihale yapıp yapmama konusunda belediyenin takdir yetkisi bulunmakla birlikte (yani belediye kendisi de bu taşıma işini yürütebilir), söz konusu hukuki durumun mevcut sözleşmelerin iptalini gerektireceği kuşkusuzdur.

 

PEKİ, BELEDİYE BU KONUDA NE SAVUNMASI YAPTI?

 

Sayıştay denetçilerinin uyarısı karşısında Adana Büyükşehir Belediyesi yetkilileri de şu savunmada bulundu."İmtiyaz niteliği taşıyan toplu taşıma hizmetinin ihale yoluyla devredilmemiş olduğu, mevzuata uygun olmayan şekilde çalışma belgeleri düzenlenerek toplu taşımada bir tekel oluşturulduğu, 2010 yılında yeni sözleşme imzalandığı ve sözleşmede herhangi bir süre öngörülmediği yani ihale yapılmadan süresiz bir sözleşme imzalanmış olduğu hususları ifade edilmiştir. Rapordan anlaşıldığı kadarıyla bu işlemler 2010 yılından günümüze kadar usule aykırı olarak başlamış ve devam ede gelmiştir. Raporda 2010 yılında yapılmış olan sözleşmenin ve alınan Encümen Kararının usule uygun olmadığı beyan edilmektedir. Denetim Raporunda belirtildiği gibi toplu taşıma hizmetlerinden yararlanan belde halkının mağduriyetine yol açmayacak şekilde Özel Halk Otobüslerinin toplu taşımadaki hukuki durumlarının yeni dönemde mevzuata uygun olarak düzenlenmesi için Daire Başkanlığımızca gerekli çalışmalar başlatılmıştır”