“AB ile Yapılan Antlaşma Çocuk Gelinleri ve Kumaları Artıracak”

Çukurova Üniversitesi KADAUM-Kadın Araştırmaları ve Uygulama Merkezi, 2 Mart 2016 tarihinde Adana kadın milletvekilleri, mülki ve yerel idare, kent konseyleri, üniversite ve STÖ temsilcilerinden 40 kadar katılımcının yer aldığı “Suriyeli Sığınmacı Kadın ve Çocukların Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı” düzenledi.

Moderatörlüğünü Prof. Dr. Adnan Gümüş’ün yaptığı çalıştayda;

Suriyeli Sığınmacı Kadın ve Çocukların Geçiş Sürecinde, Ülkeye Kayıt Kabul, İlk Yerleşme Sürecinde Yaşadıkları Güçlükler ve Yasal Statüleri

Evlilik ve Nikâh Kaydı, Hamilelik, Aile Planlaması, Doğum ve Doğum Kayıt, Aşı, Sağlık Sorunları

Çocuk Gelinler, Çocuk Damatlar

Çocukların Eğitim ile İlgili Yasal Hakları ve Eğitim Sorunları

Sığınmacı Çocuk İşçiliği

Suriyeli Sığınmacı Kadınların Dil Güçlükleri ve Yaygın Eğitim Sorunları

Suriyeli Sığınmacı Kadınların Çalışma Sorunları, Marjinal İşler

Barınma, Yardımlar ve Geçim-Beslenme Şartları

Suriyeli Sığınmacı Kadın ve Çocukların Günlük Yaşama Katılma ve Sosyal Uyum Sürecinde Yaşadıkları Güçlükler

ve çözüm önerileri ele alındı.

 

Çocukların Ancak %25’i Okula Kayıtlı

Adana’da yaklaşık 200 bin sığınmacı olduğu tahmin edilmektedir. Seyhan Belediyesinin yürüttüğü projeye göre 5-17 yaş grubu nüfus % 32-35 civarındadır. UNİCEF’in tahminleri de bu yöndedir. O halde Adana’da okul çağında yaklaşık 70 bin çocuk olduğu öngörülebilir. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün çabalarına rağmen ancak 20 bin kadarı okullara kayıtlı bulunmaktadır. Sığınmacı çocukların kayıp bir kuşağa dönüşmemesi için sığınmacı çocukların tam okullaşması bir an önce sağlanmalıdır.

 

Evlendirilmiş Çocuklar %16’yı, Çocuk Hamileler %6’yı Geçiyor:

Kalkınma Ajansı Desteği ile yürütülen Seyhan Belediyesi’nin yaptığı araştırmalara göre 12-17 yaş grubunda evlendirilmiş çocuklar %16’yı bulmaktadır(1). 12-17 yaş grubundaki toplam kadın nüfusun %6,41’i hamile bulunmaktadır (bu yaş grubunda evli olanların %40’ı hamiledir).

 

Çocuk İşçiliği %13’ü Geçiyor:

Adana’daki araştırmalara göre 12-17 yaş grubunda erkek çocuk işçiliği %20’leri geçmektedir. Hemen her tamirci veya berber yanında, lastikçi vb.de Suriyeli çocuk işçilerle karşılaşılmaktadır(2).

Ayrıca her kavşakta 4-5 yaşına kadar Suriyeli çocuklar dilendirilmektedir. Bu durum çocuk istismarının her türüne açık bulunmaktadır.

Çocuk İşçiliğini ve Çocuk Evlendirmelerini Okullaşma Azaltır:

Çocuk işçiliğinin ve çocuk gelinlerin önlenmesi için

5-14 yaş grubu çocukların tam okullaşmasının sağlanması,

14-17 yaşındakilere okul olanakları sunulmasını, bu mümkün değilse çıraklık okullarına yönlendirilmesi önemli bulunmaktadır.

18 Yaş Altı Evlilikler Önlenmeli, Önlem Olarak Sosyal Uzman Raporu Şartı Getirilmeli:

İnsan ve kadın hakları açısından en doğrusu, 18 yaş altı evliliklerin tümden önlenmesidir. Bu gibi durumlarda Türkiye’deki evlenmelerde ülke yasaları geçerli olmalıdır. Aksi durumlarda sosyal danışmanların, RAM-Rehberlik Araştırma Merkezleri veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sosyal uzmanlarının en azından aile baskısı veya ekonomik baskılara karşı rapor vermesi şartının getirilmesi bazı ağır vakalara acil bir önlem olabilir.

 

Kadınların İş Yaşamına Katılımı %5 Düzeyinde ve 14 Saat Karşılığı 28 Lira Alıyorlar:

Yetişkin erkeklerin %70’i, kadınların %5-6’sı Türkiye’de bir işte çalışmış bulunuyor. Sığınmacı kadınların hem Suriye’de hem de Türkiye’de çalışma oranı çok düşük bulunuyor. Çalışan kadınlar da çok zor şartlar altında çalışıyor. Seyhan Belediyesinin araştırmasına göre 14 saat çalıştırıyorlar ve bunun karşılığında 28-29 TL alıyorlar. Gerek Suriyeli gerekse Adanalı kadınların istihdamı da çalışma koşulları da iyileştirilmelidir.

 

Sığınmacı Kadına Boşanma İmkânı Yok, Hukuki Yollar ve Koruma Sağlanmalı:

Boşanmak istendik bir durum olmamakla beraber eşin şiddet uyguladığı veya kadını aşağıladığı durumlarda, ciddi anlaşmazlıklarda kadınların boşanabileceği bir hukuk yolu bulunmamaktadır. Suriye’ye gitmeleri veya burada konsolosluklarda boşanma işlemi yapmaları zor gözükmektedir. Sığınmacı kadınları şiddetten koruyacak güçlü mekanizmalar oluşturulmalı, aile birliğinin kadın için ezime dönüştüğü durumlarda boşanabilme olanakları yaratılmalıdır.

 

Kadınlara Yönelik Yasal Öncelikler Yaşama Geçirilmeli:

Yasa ve yönetmeliklerde de yazılı olduğu halde, sığınmacı kadınların tek başlarına geçimlerini sağlamak durumunda oldukları hanelerin tespit edilerek öncelikle iş imkânları sunulması ve asgari geçim giderlerinin karşılanması önemli bulunmaktadır.

 

Sığınmacı Kadınlara Sığınma Evleri: Baskı ve şiddet gören sığınmacı kadınlara da sığınma evleri açılmalıdır.

 

Akdeniz’deki Sığınmacı Ölümlerinin Baş Sorumlusu AB ve BMMYK’dir:

Türkiye Suriye’den geçiş yapan herkese “Geçici Koruma Statüsü” veriyor. “Geçici Koruma Statüsüne” alınanlar BMMYK’ya (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine) mültecilik başvurusu haklarını kaybediyor, daha önce başvurusu olanların da işlemleri donduruluyor. Geriye Suriyeli sığınmacıların kaçak yollarla Ege-Akdeniz sularını geçmekten başka bir umudu kalmıyor.

Türkiye’nin sınırdan geçişleri görmezden gelmesi ana sebebi oluşturmuyor. Daha çok da BMMYK, ABD, AB ülkeleri sığınmacıların yasal geçişlerine güçlük çıkararak onların ölümlerine sebep oluyor.

 

AB Eylem Planı ve Geri Alım Şartı: Çocuk Gelinleri ve Kumalığı Artıracak:

Uzun süredir Alman ve Batı basını Şanlıurfa’da, Kilis’te Suriyeli kadınların 2 kilo patates karşılığı (6-7 lira karşılığı) fuhuş yapmak zorunda kaldığını, küçük bedeller karşılığı kuma olmayı göze aldığını yazıyorlardı.

AB Eylem Planı ile sığınmacıların Batı ülkelerine geçişi imkânsız hale geliyor. Bu antlaşma Suriyeli kadınları daha da çaresiz bırakacak olup mevcut koşullara sığınmacıların tümden rıza göstermesi sonucunu yaratacak. Bu da Türkiye’deki hem çocuk gelinlerin sayısını, hem de istenmedik evlilikleri ve kumalığı (ikinci eş olmayı) daha da artıracak.

 

AB ve Dünya Sığınmacılara Açık Olmalı, Sorun ve Çözüm Tek Başına Türkiye’ye Yıkılamaz:

Suriye ve bölgedeki çatışmalarda elbette Türkiye’nin de belli bir yeri ve rolü var ama bu süreç tek başına Türkiye ile ilgili değil, hatta çatışmaların çıkmasında birincil sorumluluk Batı ülkelerinde bulunuyor.

Sorun sadece Türkiye veya bölge ülkelerine yıkılarak çözülemez. Sorunu yaratanlar çözüme de katkı sunmalıdır. Nihai çözüm Dünya Barışından ve demokratik yönetimlerden geçmektedir.

 

Sorun Çok Boyutlu, Çözüme Herkes Katkı Sunmalı, Bölgesel Koordinasyonlar Sağlanmalı:

Çukurova Üniversitesi KADAUM-Kadın Araştırmaları ve Uygulama Merkezi olarak ayrıntılı çalıştay raporunu kamuoyuyla paylaşacağız. Sorunun çok boyutlu olduğu ve herkese sorumluluk düştüğü açık bulunuyor.

KADAUM olarak sorun tespiti ile yetinmeyip eylem planlarının da hazırlanmasına katkı sunmaya çalışacağız. Bunun için öncelikle mülki, yerel idare, üniversite, Kent Konseyleri, Kalkınma Ajansı, Odalar, ST֒ler ve tüm duyarlı kesimlerin bir araya gelmesi ve koordineli çalışması gerekiyor.

Bu çalıştayı, bu süreçte katkısı olması amacıyla düzenledik. Bundan sonra da sorun tespiti ve çözüm önerilerinin geliştirilmesinde katkı ve destek olamaya devam edeceğiz.