AK Parti Milletvekili Erdinç'ten "tır durdurma" açıklaması

AK Parti Adana Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Avukat Mehmet Şükrü Erdinç, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yaptığı konuşmada, Adana'da yakalanan tırlar, 28 Şubat olayı ve 17 Aralık operasyonları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

 

 

Erdinç yaptığı konuşmada, 28 Şubat’ın Türkiye tarihinin karanlık ve utanç günlerinden biri olduğunu, o günlerde esen fırtınanın sadece insanların değil bitkilerin bile canını acıttığını belirterek, son aylarda özellikle Adana’da yaşanan ‘TIR DURDURMA’ olayları hakkında dikkat çekici açıklamalar yaptı.

28 Şubat darbesinde mazlumlara karşı zalimlerin yanında yer alanların, 17 Aralık gününden bu yana millete ve devlete karşı bir hareket içerisine girdiklerini belirten Milletvekili Erdinç, “17 Aralık Türkiye’nin hukuk tarihine kara bir leke olarak düşmüştür. 17 Aralık Komplosu, hazırlık aşaması, uygulama şekli, içeriden ve dışarıdan aldığı destek ve talimatlar boyutuyla, diğer tüm darbe girişimlerini geride bırakmış millete ve devlete yönelik ihanet hareketi olarak kayıtlara geçmiştir” dedi.

Adana’da büyük bir siyaset mühendisliğine imza atmaya çalışan paralel yapının, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Büyükelçiler Toplantısı için Adana’da bulunduğu 18 ve 19 Ocak tarihlerinde kurguladıkları oyunu oynama gayretine girdiklerini, operasyondan bir gün önce aynı bölgede il jandarma komutanlığındaki erlere tatbikat yaptırılarak, ‘19 Ocak’ta El Kaide örgütüne yönelik operasyon’ düzenleneceğinin söylediğini ifade eden Erdinç, “Tır ihbarı yapılmadan önce Jandarma Yüzbaşısı operasyon savcısının evine giderek 20 dakika görüşmüştür. 19 Ocak Pazar günü sabah 7.30 civarında Jandarma’ya Ankara’dan sabit bir numaradan ihbar yapılıyor. İhbar üzerine İl Jandarma Komutanı bütün jandarma teşkilatını harekete geçirerek ihbarda sözü edilen ‘Adana istikametine gelen patlayıcı yüklü 3 Tırı’ yakalamak üzere özel yetkili savcı ile müşterek bir adli operasyon planlaması içine giriyor. İhbarda sadece patlayıcı yüklü TIR’lardan bahsedilmesi ve daha önce terör örgütleri adına metropollerde bombalı eylem yapılmak istenildiğine dair pek çok istihbarat bulunmasına rağmen Adana Jandarma Komutanlığı bu ihbarı İl Valisi, İl Emniyet Müdürlüğü ve güzergâhtaki diğer illerin güvenlik makamları ile paylaşmamış olması, mülki amirlere bilgi verilmeden 12.01’de başlayan operasyon adeta canlı izlenmişçesine Doğan Haber Ajansı tarafından saat 12.28’de haber olarak servis edilmesine rağmen konunun, o gün Adana’da olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na refakat eden İl Valisine saat 12.40 ta haber verilmesi dikkat çekici bir ayrıntıdır” diye konuştu.

Tırlara refakat eden MİT mensuplarına kimlik göstermek ve amirlerine bilgi telefonu açmak istemelerine rağmen tartaklama girişiminde bulunulmasının ve seyyar nezarethaneye atılmalarının bir skandal olduğunu söyleyen Erdinç, asıl vahametin hiçbir emniyet tedbiri alınmadan tırların açılmasının, açılan tırların adeta basın görüntü alsın diye teşhir edilmesinin olduğunu kaydederek konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Suriye’de 150 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, Birleşmiş Milletlerin ölümleri saymayı bıraktığı ülkeye giden yardım tırlarını durdurmak yalnızca AK Parti’ye yapılmış bir operasyon değil insanlığa karşı yapılmış bir operasyondur.

Ne yazık ki devlet içinde tehlikeli bir yapı işi gücü bırakmış MİT tırlarının peşine düşmüşlerdir. Kaçakçılara bile yapılmayan muameleler bugün MİT teşkilatı için hassasiyetle uygulanmaktadır.

Bu olay, ülkenin gizli biriminin yabancı birimler karşısında görev yapamaz hale düşürülmesi anlamına gelmektedir. Türkiye’nin bütünlüğüne, bağımsızlığına ve güvenliğine karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel girişimlere karşı faaliyetlerde bulunmak, MİT’in görevidir. MİT; Devletin, iç ve dış tehditler ile karşı istihbarat ve oluşumlara yönelik hazırlıklı olması için çalışmalar yürütürken, bunu Cumhurbaşkanına, Başbakana karşı sorumlu olarak gerçekleştirir.

Diyorlar ki, “biz yasaları yerine getiriyoruz”… Cumhurbaşkanının, Başbakanın, gözetimi ve himayesinde olmasıyla birlikte ulvi bir görev içerisinde bulunan “Gizli Servisi”, kalkıp da; “Bu gizli servis kendi kendine iş çeviriyor, ne yaptığı ettiği belli değil” tavrıyla ifşa etmek ve “Dur bu MİT’in ne yaptığını herkes bilsin, bizimle birlikte yedi düvel de duysun” demek kanunsuzluğun ta kendisi değil midir?

Bu yapılanlar; bir Tırın, Kamyonun ne taşıdığını değil de, “Ülkenin Çıkarını Koruyan Esas ve Yüce Gayeye” hizmet eden, adı üstünde “Gizli Faaliyetleri” ortaya dökmek olmuyor mu? Kendi bindiğimiz dalı kesmek değil midir? Cumhurbaşkanının, Başbakanın ülkenin varlığı ve savunması noktasındaki çok gizli stratejilerini ve dolayısıyla “Büyük Resmin” gizliliğini ortadan kaldırıp tüm dünyaya ilan etmek olmuyor mu?

Bir ülke düşünün ki Devleti, Ordusu ve sınırları olsun ancak gizli hiç bir varoluş politikası olmasın, hemen her şeyi ortada tüm Dünyaca bilinsin. Böyle bir oluşuma ülke denilebilir mi?

Ben yüce milletime sesleniyorum…

Dini ve Yurdu için canını feda ederken gözünü bile kırpmayacak olan bu millet, Türkiye’nin böyle bir duruma düşmesine yol açacak bu oyuna, hiç gelir mi?

Bu şebekelere arka çıkanlar, yapılanlara karşı sessiz kalanlar ve bunların yaptıklarını savunanlar da vatanın ve milletin yanında değillerdir. Artık kafalarınızı gömdüğünüz ayakkabı kutularından çıkarıp vatan hainlerine karşı sesinizi yükseltin.”