ATO Meclisi: "Kamuoyunun duyarlılığı dikkate alınmalıdır"

ATO’nun Kasım ayı olağan Meclis toplantısında, 5 Ocak Stadı’nın yerine AVM yapılması ve dershanelerin kapatılması konuları ele alındı.

Adana Ticaret Odası (ATO) Meclisi’nde, yıkım kararı alınan 5 Ocak Stadyumu’nun yerine Alışveriş Merkezi (AVM) ve yüksek yoğunluklu konut yapılmak istenmesinin, daha yaşanılabilir bir Adana mantığıyla bağdaşmadığına dikkat çekilerek, “AVM’lerin kent dışına çıkarılması yönündeki yasa çalışmalarının son aşamaya geldiği bir dönemde Adana’nın göbeğine yeni bir AVM yapılmak istenmesini anlamak mümkün değildir. Bu karar bir an önce iptal edilip, 5 Ocak Stadyumu’nun yeri, kentin kültür ve tarihini yansıtan herkesin yararlanabileceği sosyal alana dönüştürülmelidir” görüşü dile getirildi.

ATO’nun Kasım ayı olağan Meclis toplantısı Tarkan Kulak Başkanlığı’nda gerçekleşti. Toplantının açılışında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Atila Menevşe, geçtiğimiz ay gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Adana’nın cazibesinin her geçen gün arttığını ifade eden Menevşe, “Kasım ayı içerisinde İngiltere ve Belçika Büyükelçisinin yanı sıra çok sayıda işadamı Adana’ya gelerek görüşmeler yaptılar. Yapılan ikili işbirliği görüşmeler oldukça verimli geçti. Adana Ticaret Odası olarak Adana’ya gösterilen bu özel ilginin bir an önce ticaret ve yatırıma dönüşmesini hedefliyoruz” diye konuştu.

Toplantıda söz alan ATO Meclis üyelerinden Cevdet Baskın, 5 Ocak Stadyumu’nun yerine AVM ve çok katlı konut yapılmasına ilişkin imar çalışmalarında son aşamaya gelindiğini belirterek, “Kentiçi trafiği arapsaçı gibi. Bu sorun çözümlenmeden bir de Adana’nın kalbi diyebileceğimiz stadyumun yerine AVM ve konut yapılacak. Bu karara mutlaka karşı çıkmalıyız. Gaziantep ve Mersin, kendi illerinde yapılmak istenen benzeri projelere karşı direnmiş ve engellemeyi başarmışlardır. Adana olarak biz de bu kararın hayata geçmemesi için tüm sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket etmeliyiz” dedi.

Meclis üyelerinden Gürcan Gül de, AVM’lerin kent dışına çıkarılmasının gündemde olduğu bir dönemde stadyumun yerine AVM yapılmak istenmesinin anlaşılmaz olduğuna işaret etti ve “Adana’nın değerlerini mutlaka korumalıyız. AVM yapımı, bölge trafiğinin tamamen kilitlenmesini de beraberinde getirecektir. Stadyumun yeri, Adana’nın tarih ve kültürünü yansıtacak mimariye sahip bir yapıya dönüştürülmelidir. Bu kararı mutlaka engellemeliyiz” görüşlerini dile getirdi.

ATO Kasım ayı Meclisi’nin bir diğer ağırlıklı konusunu ise dershaneler oluşturdu. Yönetim Kurulu Üyesi M. Emin Yumuşak, dershanelerin kapatılma kararının tekrar gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi gerektiğini savunarak, “Sadece Adana’da 200’ün üstünde eğitim kurumu var. Dershanelerin kapatılma kararından önce eğitim sisteminin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Dershaneler sebep değil, mevcut eğitim sisteminin bir sonucudur. Dershaneler, birçok ilin üniversiteye giden öğrenci sayısını en üst seviyeye çıkmasını sağlayarak, mevcut okullarda verilen eğitimin en önemli tamamlayıcısı haline gelmiştir. Dershanelerin kapatılmasına alternatif olarak sunulan özel okullara dönüşüm ve destek konusu ise birçok soru işaretini bünyesinde barındırmaktadır” diye konuştu.

Dershanelerin kapatılmasının bu aşamada çeşitli sorunları da beraberinde getireceğini belirten Meclis Üyesi Hasan Coşkun da, “Dershaneler binlerce öğretmeni, milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren bir konu. Böylesine önemli bir konu hakkında karar alınacaksa, bunun altyapısı mutlaka önceden oluşturulmalıdır. Bu karar, başta istihdam ve eğitim olmak üzere her alana olumsuz yansıyacaktır. Şu ana kadar dershanelerin kapanmasına alternatif olarak sunulan önerilerin hiçbiri açılacak yaranın kapanmasına çare olacak nitelikte değildir” ifadelerini kullandı.

Gündemdeki konuların görüşülmesinin ardından söz alan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Atila Menevşe, Adana Ticaret Odası’nın en önemli misyonunun kent ekonomisinin geliştirilmesi ve sorunlarının ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar olduğunu belirterek, “Odamızın elbette kamusal bazda da yapması gereken görevleri var. Bununla beraber üyelerimize dönük özel sektör destek hizmetlerine önümüzdeki dönemde daha fazla ağırlık vereceğiz. Elbette ticaretin düzenli yapılmasını sağlamanın yanı sıra gerekli belgelerin temin ve onayını en iyi şeklide yerine getirmek durumundayız. Ancak yeni vizyonumuz bu hizmetlerin ötesinde ATO’nun üyelerine dönük danışmanlık, iş geliştirme, dış ticarete yönlendirme, yatırım destek hizmetleri gibi özel sektör desteklerine ağırlık vermektir. Amacımız, bütün sektörlerde faaliyet gösteren üyelerimizin tüm sorunlarına çözüm üretmektir” dedi.

 

Sektör sunumları

ATO’nun Meclis toplantısında geleneksel hale gelen sektörel sorunlara ilişkin sunumlarda Cemal Akın ve Mehmet Karcı söz aldı.

Yaş meyve sebze ticaretine ilişkin görüşlerini dile getiren Cemal Akın sunumunda, mevcut Vedat Dalokay Hal Kompleksi’nin fiziksel yetersizliğinden yakındı. Akın, “Bölgemizin sebze ve meyve üretim merkezi konumundaki kentimizin Hal Kompleksi çok yetersiz. Adana’nın gerek nüfusu gerekse üretiminin çok altında olan illerin bile hal kompleksleri bizden çok iyi. Hal Kompleksi’nin standartlarının bir an önce yükseltilmesi gerekir. Bunun yanında bir de korsan hal uygulaması var. Başta salçalık kırmızı biber olmak üzere bazı sebze ve meyveler hal kompleksine girmeden perakendecilere pazarlanıyor. Bu durum başta vergi kaybı olmak üzere birçok sorunu beraberinde getiriyor” diye konuştu.

ATO Meclisi’nde gıda ticareti sektörünü temsil eden Mehmet Karcı da bir insanın eski elbise, yanmayan soba, akan dam gibi sorunlara karşın hayatını sürdürebileceğine, ancak günde en az iki öğün yemek yemeden yaşamını sürdüremeyeceğini belirttiği konuşmasında şöyle dedi:

“Parası olsun veya olmasın herkes günde en az iki öğün yemek zorundadır. Parası olmayanları kim finanse eder hiç düşündünüz mü? Gıda üreticileri, gıda tacirleri ve onların uzantıları olan bakkallar. Bir başka deyişle, tüm açları doyuranlar gıda üreticileri ve tüccarlarıdır. Gıdacılar böylesine bir sosyal sorunun riskini üzerlerine almış olmalarına karşın, toplumun diğer kesimlerinden destek göremezler. Sorunlarına sahip çıkan birini bulamazlar. Bugün Adana’daki gıdacıların önemleri sorunlarının başında pazar daralması ve anlamsız rekabet gelmektedir. Bakkal veresiye müessesiyle halkı doyurmaktadır. Ancak büyük marketlerden sakızın bile parası ödenmeden alınamaz. Bizlerin bakkalları yaşatması gerekir. Bunun için Perakendecilik Yasası’nın çıkması için başta Odamız olmak üzere bu alanda faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarının girişimlerde bulunması gerekmektedir. Çek mağduru alacaklı mıdır, borçlu mudur? Mevcut yasa ile borçlular gözümüze baka baka kaçıyor, bizler eli kolu bağlı bekliyoruz. Bunun için mutlaka çözüm bulunmalıdır. Suriye sınırındaki problem, bölgemizde gıda ticareti yapan firmaları olumsuz etkilemektedir. Kuzey Irak yönetiminin birçok gıda maddesine uyguladığı anlamsız engellemeler nedeniyle Habur Sınır Kapısı’nda Tır kuyrukları oluştu. Geçmesine izin vermediği gıda maddelerinin içindeki katkı maddeleri Avrupa Birliği’nin gıdalarda kullanılmasını kabul ettiği maddelerdir. Aslında sorun insan sağlığı ile değil, tamamen siyasidir.”