Bir beyin cerrahının bakışıyla; yaşam

Beyin Cerrahı Prof. Dr. Orhan Şen, Ramazanoğlu Cumartesi Konferansları’nda “Bir Beyin Cerrahının Bakışıyla; Yaşam” konusunu irdeledi ve unutulan manevi değerlerin, sevginin, saygının, paylaşmanın ve alçak gönüllülüğünün önemine değindi.

Çukurova Üniversitesi Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi Cumartesi Konferanslarının bu haftaki konuğu Karabük Üniversitesi Tıp Mühendisliği Bölüm Başkanı Beyin Cerrahi Prof. Dr.  Orhan Şen’di. “Bir Beyin Cerrahının Bakışıyla; Yaşam” isimli konferansta, sevgi, merhamet, paylaşım, hiçlik, gençleri ve çocukları iyiye, güzele yönlendirme, hayata motive etme gibi konulara değinen Prof. Şen, fotoğraf sanatçısı kimliğiyle de, konuşmasında irdelediği konuları, çektiği muhteşem fotoğraflardan oluşturduğu slayt gösterileriyle zenginleştirdi.

BİR EL VEREN, YOL GÖSTEREN OLMALI

Doğruyu bulma konusunda istekli ve şanslı insanların hayatlarının bir noktasında kendilerine yön gösteren, el veren biriyle karşılaştığını belirten Prof. Dr. Orhan Şen, “Bana da yolumu Prof. Dr. Sezgin Güler gösterdi. 37 yaşına kadar yolumu bulamamıştım ve kendisi çektiğim fotoğrafları gördü ve bana yol gösterdi. Daha sonra merhum Mehmet Baltacı ve Haluk Uygur gibi ustalarla fotoğraf sanatını öğrenmeye başladım. Böylece kendi benliğimi çok daha iyi ifade edebileceğim günler, yıllar başladı” dedi.

İnsanın yanıbaşındaki sevgiyi ve güzelliği görme konusunda zaafları bulunduğunu belirten Prof. Şen, sözlerini şöyle sürdürdü, “Gözümüzün önünde bizi sevmeye, saymaya, bizimle paylaşmaya ve hayatımıza değer koymaya hazır çok sayıda insan var ama ne yazık ki çoğunluk bunu göremiyor.”

OTOBİYOGRAFİLERİN OKUNMASI, SANATA EĞİLİM ÇOK ÖNEMLİ

Konuşmasını sık sık fotoğraflarla destekleyen Prof. Şen, “Çocuk yaştan itibaren hiçleştirme ve ötekileştirme yaşıyoruz. Çocuklarımızı birbirine yabancılaştırmamalıyız. Her insanın yeteneği ve kapasitesi farklıdır. Herkes kendi yüreği kadar çabalar. Onların acımasız bir rekabet ortamında, birbirlerine düşman, rakip olarak yetişmesine izin vermemeliyiz. Çocuklarımız için asıl olan, her birinin kendi iyi yaptığı, sevdiği işte, elinden geldiğince çaba sarf etmesi ve olabileceğinin en iyisi olmasıdır.  Çocuklarımıza kitap ve başarılı insanların otobiyografilerini okumalarını öneriyorum. Onların, sinema, tiyatro, fotoğraf ve sanatın diğer dallarıyla da ilgilenmeleri, daha yüce gönüllü ve sevgiye değer veren  insanlar olmalarına katkı koyacaktır. Özellikle otobiyografiler, başarıya giden yolları görmeleri ve kendi süzgeçlerinden geçirerek doğru yolu bulmaları konusunda onlara yardım edecektir. Çocuklarımıza kardeşçe yaşamayı öğretmeliyiz. Kötülüklere karşı kendini korumayı da öğrenerek, paylaşarak yaşamayı içselleştirmelerini sağlamalıyız. Paylaşılan sevgi ikiye katlanır, paylaşılan acı azalır” diye konuştu.

ASIL ENGELLİLER, DÜŞÜNSEL VE SEVGİ ENGELİ BULUNANLARDIR

Fotoğraf sanatıyla uğraşırken, “engelli” aktivitelerini sıkça konu edindiğini belirten Prof. Şen, şöyle konuştu: “Engellilerle ilgili fotoğraf çalışmalarımda onları mağdur değil mağrur olarak yansıttım. Tekerlekli sandalyede basketol oynayan engelli insanların nasıl bir mücadelenin içinde olabildiğini, nasıl başarılara imza attıklarını ve bunun hayatlarını nasıl değiştirdiğini fotoğraflamak benim için çok önemli. Asıl engelliler, bedensel engelliler değil, düşensel ve sevgi engeli bulunanlardır.”

VIP’TEN GEÇMEYE CAN ATAN İNSANLAR VAR

İletişim kurarken karşıdaki insanın gözlerinin içine bakmanın önemine de değinen Prof. Dr. Orhan Şen, “İnsanlarımız değerli insan olma yerine, önemli insan olmayı daha cazip buluyor. Bizler değerli insanlar olmalıyız. Her ne iş yapıyor olursak olalım, önce insan olma özelliğimizi korumalıyız. Hangi makamda olunursa olunsun, alçakgönüllülük elden bırakılmamalı. İnsanlığı yüceltme ve önem verme yerine, güce yakın olmaya çalışan çok sayıda insan var çevremizde. Evinin kapısına, isminin önüne sıfatlarını yazdıran insanlar var. VIP’ten geçmeye can atan, bunu hayati önemde gören insanlar mevcut. Gücümüz ne olursa olsun, sonunda ruh bedenden çıktığı an gelecektir. İşte o an geride bıraktığın eserler, yetiştirdiğin hayırlı evlatlar, doğru yerde doğru insanlara tanıdığın fırsatlar seni ‘hiç’ değil, saygı ve sevgi ile anılan insan yapacaktır” dedi.

Kalabalık bir davetli topluluğunun, yer bulmakta zorlanarak izlediği konferansın sonunda Prof. Dr. Orhan Şen, katılımcılarla çay içti, sohbet etti.