Cinsel travmanın çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat edilmeli

Psikiyatri Uzmanı Sümer Öztanrıöver, kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel suçlara ağır yaptırımlar getiren yasa tasarısı’nın TBMM’nde görüşüldüğü bu günlerde cinsel travmanın çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çekti.

Kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel suçlara ağır yaptırımlar getiren yasa tasarısını TBMM’nde görüşüldüğü şu günlerde cinsel travmanın çocuklar üzerindeki etkilerini bilmeden verilecek her karar, bu suça ortak olmaya yol açacağı bildirildi.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Sümer Öztanrıöver,  Kadın ve çocuklara yönelik cinsel suçların cezalarının artırılmasına ilişkin değişiklik tasarısının TBMM’de görüşülmeye başlandığını söyledi. Meclisten tasarıyı hazırlarken cinsel travmanın çocuklar üzerindeki etkilerine özellikle dikkat etmelerini isteyen Öztanrıöver, ‘’Bir çocuğun bir yetişkin tarafından cinsel olarak kullanılması, tam bir çaresizlik hissini yaşamasına yol açar’’ dedi.  ‘’ Taciz sırasında şaşkınlık ve felç edici bir korku, beynini ve vücudunu uyuşturur ve genellikle tepki veremez’’ diyen Öztanrıöver, şunları kaydetti:

‘’Tanıdık ve güvenilen biri tarafından yapılan cinsel tacizde korkutma, gerek kendisi gerekse sevdiklerini öldürmekle tehdit etme çok görülür. Bazen çocuklar, diğer kardeşleri istismara uğramasın diye kendini tacizciye yem eder. Aile bütünlüğünü korumak için de susabilirler. Çünkü annesi, ekonomik-sosyal olarak eşine bağımlıdır, güçsüzdür. Çocuk, istismarı söylerse daha kötü şeylerin olacağından korkar. Nitekim olur da. Annesine bir şekilde söyleyen çocuklar ikinci bir travmayı da burada yaşar çünkü genellikle ilk tepki inanmama ve suçlamadır.

Adliyeye yansıyan olaylarda ise durum artık trajediye döner. Olayı defalarca anlatmak zorunda kalma, başına gelenler yetmiyormuş gibi bir de ikna etmesi beklenilerek yeniden taciz edilir bu çocuklar. Henüz cinsel organların adını bile telaffuz edemeyen çocuktan ayrıntılarıyla ne olup bittiğini mahkemede hiç tanımadığı insanlara anlatması beklenir. Bu durum, o kadar insanın önünde soyunmasını istemekten farksızdır. Bir kere tacizi hatırlatan her şey, çocuğun tekrar o ana dönmesine yol açar. Hiç anlatamayabilir, çünkü travması tetiklenmiş ve kelimelere erişim ortadan kalkmıştır. Başına gelenleri mahkemede anlatamadığı için yanlış kişilerin mahkum olduğu davalarda mağdur, inanılmaz suçluluk duyar. Bu çocukların başına gelenleri anlatması, travma terapilerinde bazen dört-beş seansı bulabilir. Travma ile kilitlenen dillerini açmak, ancak travma konusunda deneyimli terapistlerle mümkün olabilir.’’

 

-TRAVMANIN NE OLDUĞUNU BİLMEYEN BİRİ….

Uzun süren cinsel istismarlarda ise parasempatik tepki denilen donma tepkisiyle çocuğun uyuşmuş gibi olduğunu anlatan Öztanrıöver, ‘’ Duygusal bir donuklukla olayı anlatabilir. Bu durum dinleyenlerde yalan mı söylüyor-rızası mı vardı algısına yol açabilir. Donmuş- uyuşmuş bir çocuk daha yaralı bir çocuktur. Cinsel taciz, fiziksel tacizden farklı olarak çocuğun kendini suçlu, kirli, günahkar hissetmesine yol açmaktadır. Eğer tacizi uygulayan bakımveren kişiyse küçük çocuklar, tacizi yapandan çok kendilerini, kötü ve değersiz olarak kodluyorlar ve özdeğerleri sakatlanıyor. Yeni ceza tasarısında yaşla ilgili olarak ensestte rıza kavramından söz ediliyor. Oysa ensestte rızadan söz edilemez, sadece zihinleri ve sorun çözme becerileri tacizin başladığı yıllarda donup kalmış olan ve bu yüzden çaresizce boyun eğen çocuklar vardır’’ dedi. Öztanrıöver, şöyle konuştu:

Travmanın ne olduğunu bilmeyen biri bu durumu algılayamayacaktır. Bu yüzden toplumun ve mahkemelerin erkek egemen bakış açısı, bu çocukları yargılamaya-suçlamaya daha elverişlidir. Bir babanın asla öyle şeyler yapmayacağına olan inançları, karar merciindeki kişilerin duygusal kararlar vermelerine yol açmaktadır. Bu yüzden gerek hukukçuların ve gerekse siyasilerin cinsel suçlarla ilgili yaklaşımlarında; travmanın ne olduğunu bilmeden verdikleri her karar, suçluya destek değil, suça ortak olmalarına yol açacaktır.’’