Çukurova Hukukçular Derneği, TBB'ye destek vermedi

Çukurova Hukukçular Derneği Başkanı Av. Burkay Dikici siyasal iktidarın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değiştirilmesi çabalarına ve Türkiye Barolar Birliği’nin yapmış olduğu girişimlere dair basın açıklaması yaptı.

Çukurova Hukukçular Derneği Başkanı Av. Burkay Dikici'nin açıklaması şöyle:

"Son günlerde siyasi iktidar ve bir kısım muhalefet partileri ve ne yazık ki hukukun bel kemiği olan hukuk mensuplarını temsil eden bazı kesimlerce ülkenin asıl gündemi değiştirilme çabası içine girilmiştir. Yakın tarihin en ciddi “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması” tüm engellemelere rağmen sürmektedir. Siyasi iktidar,  bu soruşturmayı örtbas etmek adına adalet kurumunu, yargıyı kullanmaktadır. Adalet maalesef hesaplaşma alanı haline getirilmiş, adalete olan inancın yitirilmesine, itibarının zedelenmesine yol açılmıştır. Anayasa’nın 9’ncu maddesi; yargı yetkisinin, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını ifade etmektedir. Anayasa’nın 10’ncu maddesinde yer bulan “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” amir hükmü tartışma götürmeksizin ortadadır. Yine Anayasa’nın 38’nci maddesi gereğince, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” kuralı hepimizin gözü önündedir.5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 3’nci maddesinde de, kanunun uygulanmasında hiç kimseye ayrıcalık tanınamayacağı belirtilmiştir. Ülkemizde bir biri ardına yapılan hukuki düzenlemeler maalesef ülkemizi “YARGI BAĞIMSIZLIĞI” kavramından uzaklaştırmıştır.

Ülkemiz ayağa kaldırılarak yapılan anayasa değişikliğinin temel tartışma noktası olan Hâkimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı yapılan değişiklikle iyileştirilmek bir yana yandaş yapılabilmek adına çökertilmiştir. Bu değişiklikten önce adalet bakanının toplantılarda bulunması dahi eleştiri konusu iken şu an gündemde olan teklife göre yargı bağımsızlığının teminatı olan HSYK doğrudan tayin, terfi ve sorumluluk yönünden Adalet Bakanlığı’nın memuru haline getirilmek istenmektedir. Oysaki yapılması gereken kurumun bağımsızlığını artırmaktır. Tüm dünya uygulamaları bu yönde olduğu halde ülkemizde yandaş yargı yaratma çabaları, kaygı vericidir. Bu durum demokrasinin temel ilkesi olan YASAMA, YÜRÜTME, YARGI bağımsızlığı olan “GÜÇLER AYRILIĞI” ilkesinin dinamitlenmesidir. Siyasal iktidar bu yasal düzenlemelerden sonra YASAMA organının da feshi yoluna da acaba gidecek midir?

Türk Milleti HER ZAMAN HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE inanan bir millettir. HUKUK’UN ÜSTÜNLÜĞÜNE EN BAŞTA UYMASI GEREKEN İKTİDAR SAHİPLERİNCE binlerce yıldır sahip olduğumuz “TÖRE KONUŞUR HAKAN SUSAR' anlayışına “HUKUK’UN ÜSTÜNLÜĞܔ ve “DEVLET SİSTEMİNİN ÇÖKMEMEMESİ” adına uyulmalı ve siyasi iktidarın yargıdan elini ve ayağını bir an evvel çekmeli ve yargının bağımsızlaşması için yeni adımlar atılmalıdır. - Siyasal İktidarın yasal düzenlemeleri, kimsenin, hiçbir grubun veya siyasetin etki edemeyeceği hale getirmek için yapması gerekmektedir; Ancak bugün yapılanlar maalesef bunun tam tersi düzenlemelerdir. YASAL DÜZENLEMELER YARGI BAĞIMSIZLIĞI İÇİN YAPILMALIDIR. YANDAŞ YARGI İÇİN DEĞİL! Bu yapılmadığı takdirde devlet sistemimiz çökme noktasına geleceğinden biran evvel bu yanlış anlayıştan dönülmesi çağrısı yapıyoruz.

Adaletin bel kemiği olan BAROLARI temsil eden BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI, sivil inisiyatif adı altında bir süredir “Yeniden Yargılama” bahanesi altında bir dizi girişim ve temaslarda bulunmakta ve kaldırılan “Özel Görevli Mahkemelerle ilgili görüşlerini ve “Geçici 2.Madde”nin mahsurlarını günlerdir dile getirmektedir. Bu tartışmayı başlatan fitil ise Sayın Başbakanın danışmanlarından gelmiştir. Bu tartışmalardan sonra; TSK, YARSAV VE TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ gibi kurumlar devreye girmiş ve ardından Sayın Başbakan yeniden yargılamaya sıcak baktığını açıklamıştır. Bu bizce siyasal iktidarın alışık olduğumuz “GÜNDEM DEĞİŞTİRME ÇABASINDAN” başka bir şey değildir. Niyetler her şeyden önce samimi değildir; Ancak Devlet Adamı duruşunu bozmayan ve sağduyu ile olaylara yaklaşan, Türk Milletinin duygu ve düşüncelerine tercüman olan siyasi kesimler ve dernek olarak bizlerin görüşü ise şudur; “ADALET SİYASİ HESAPLAŞMA ALANI DEĞİLDİR.” İddia olunan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının örtbas edilmeye çalışması ve gündem değiştirme çabasına adalet maşa olarak kullanılamaz.

Yeniden yargılama ceza kanunlarından düzenlenmiş olup, bununla ilgili elde edilen bir delil veya şartlar var ise hali hazırda mevcut yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirilebilecek haldedir.  Hukuki durum bu şekilde iken yeniden yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur. Bize göre amaç; Yeniden yargılama değil, özel mahkemelerin yetkisinin kaldırılarak bu mahkemelerce yapılan tüm yargılamaların yok hükmünde olmasının sağlanmasıdır.  Teklif edilen bu düzenleme ile amaç; Şanlı Türk Ordusunun Mensupları ile küresel güçlerin maşası teröristlerle eşdeğer tutularak terörist basınında yeniden yargılanmasının yolunun açılmasıdır. Bu durum bizlerin kabul edemeyeceği kadar ağır sonuçlar doğuracaktır. Bu sebeple de kabulü mümkün değildir. Bu sebeple bu çabaya mensubu bulunduğumuz HUKUK CAMİASI ADINA destek vermiyoruz!

Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur."