Çukurova Ödülü sahiplerini buldu

10. Uluslararası Çukurova Sanat Günleri Mersin’deki açılış töreniyle başladı. Çukurova Sanat Girişimi tarafından verilen Çukurova Ödülü de sahiplerini buldu.

Bu yılki ödüle layık görülen heykeltıraş Mehmet Aksoy ödülünü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’dan alırken, Suriye’deki sorunlardan dolayı programa katılamayan Necah İbrahim’in ödülü edebiyatçı şair Gültekin Emre tarafından Mehmet Karasu’ya verildi.

Ödülün kendisini gururlandırdığını belirten Mehmet Aksoy, “İnsanlar ölmesin, sanatla, edebiyatla insanlığı bir adım daha öteye taşıyalım” diye duygulu bir konuşma yaptı

Mersin’deki ödül töreninde konuşan Çukurova Sanat Girişimi Sözcüsü Demet Duyuler Doğan ise, “Türkiye Yazarlar Sendikası, Arap Yazarlar Birliği,  girişim destekçileri, katılımcı kuruluşlar, Çukurova Sanat Girişimi Gönüllüleri’nin dayanışmasıyla bu yıl ‘Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’nin onuncusunu gerçekleştiriyoruz” dedi

 

GÜZELLİK KÖPRÜLERİ KURACAĞIZ

 

Doğan, “Genel sloganı ‘Yerelden ulusala, ulusaldan evrensele’ olan Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’ni ne yazık ki Suriye’deki savaş nedeniyle bu yıl da Ortadoğu ülkelerine kapalı gerçekleştirmek zorunda kaldık; bu yüzden ‘Göçle Gelen’ koyduk, bu yılki izleğimizin adını. Özlemimiz, daha önce yaptığımız gibi, açılış törenini Lazkiye’de, kapanış törenini Mersin’de, Adana’da, Antakya’da düzenleyeceğimiz; Halep’te, Şam’da etkinlikleri olan Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’ni yaşamak… Bir gün bu ışığı yeniden yakacağımıza inanıyoruz. Emperyalizmin, silah tacirlerinin kirlettiği bu kan içen topraklarda yakacağımız ışıkla yeniden eşitlik, özgürlük, kardeşlik, dostluk, güzellik köprüleri kuracağız…” ifadesini kullandı

 

ARTUN VE GÖKSEL UNUTULMADI

 

Konuşmasında, yakın zamanda kaybettiğimiz Prof. Dr. Erman Artun ile Leyla Göksel’i de anan Demet Duyuler Doğan, “Biz, Çukurova Sanat Girişimi Gönüllüleri… Aşkdeniz’e, Toroslar’ın kuytusuna sığınmış bu güzel dünyaya, bize göre evrene “3. Delta” dedik. Bilindiği gibi, genelde Ortadoğu’da, Bereketli Hilal yayının bir ayağı Birinci Delta’ya (Mezopotamya), öbür ayağı İkinci Delta’ya (Mısır/Nil) dayandırılır… Yeni tarih anlayışında ise Birinci Delta bile yok sayılmaya çalışılır. İkinci Delta’yla da sınırlı bilgi alışverişinden söz edilirken İon/Grek kültürü öne çıkartılarak tarihin, felsefenin kendilerinden başladığına ilişkin yorum getirmeye çabalar kimi oryantalist, Anglosakson kültür şarlatanları… Onların dünyasında ne Zeus’un anası Kibele’nin, ne güneşin doğduğu yer  (uygarlığın doğduğu yer) Anatolia’nın, Anadolu’nun, ne de 3. Delta’nın esamesi okunur. Biz ÇSG Gönüllüleri, işte bu emperyal bakış açısına karşı tarihe bir nokta koymak istiyoruz…” diye konuştu

 

DİONYSOSVARİ BİR GİRİŞİM

 

Doğan, 3. Delta, Mezopotamya ile Mısır uygarlıklarının Batı’ya, Batı’daki gelişmelerin de Doğu’ya aktarılmasında en önemli köprü olmasına karşın, nedense her zaman yok sayıldı. Oysa, eldeki -şimdilik- sınırlı kalıtlarla, verilerle bile tarihsel, sosyolojik, arkeolojik,  antropolojik açıdan dünya uygarlık tarihinin yadsınamaz bir gerçekliğidir, 3. Delta …  Bizce, 3. Delta’ya ait varsıl birikimin bir “Kült” olarak tanımlanması, atalarımızdan kalmış kültürel kalıt niteliğinde değerlendirilmesi gerekir. Ne yazık ki, bu bölge insanının 3. Delta’ya özgü duyarlılıkla ürettiği antik söylenceler, öyküler, destanlar, türküler, felsefik, astrolojik düşünceler, düşünsel yapılanmalar, “Batıcı” kimi ideologlar, sistem adamları, vakanüvistler, sanat tarihi yazıcıları tarafından bölgede emperyal güç olarak bulunmaktan başka bir özelliği olmayan Grek ya da Latinlere aitmiş gibi tanımlanagelmiştir. Bunları dikkate alan bir bakışla yaklaşıldığında “Çukurova Kültü” tanımının Çukurova özelinden Anadolu’nun tarihsel mirasına sahip çıkma bilinci olduğu görülür; bir bakıma, Uluslararası Çukurova Sanat Günleri kimliği de bu bilinçle biçimlendirilmiştir; bu yanıyla, Uluslararası Çukurova Sanat Günleri, Bizantinist İda yapılanmalarına, Bizans panteonlarına karşı Dionysosvari bir girişimdir…” şeklinde konuştu

Edebiyatçı yazar Ferhat İşlek tarafında hazırlanan UÇSG özel video gösteriminden sonra Aalen Müzik Topluluğu birbirinden etkileyici Türkçe, Arapça, Ermenice ve Kürtçe şarkıları seslendirdi.

Öte yandan, 17–22 Mart 2016 tarihleri arasında düzenlenen UÇSG kapsamında Adana, Antakya, Mersin ve Silifke'de eş zamanlı 75 sanat ve edebiyat etkinliği gerçekleşecek.