Erdoğan, 5 Ocak Fatih Terim Stadyumu'ndaki iftara katıldı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Adana İl Başkanlığı tarafından 5 Ocak Fatih Terim Stadyumu'nda düzenlediği iftara katıldı.

Başbakan Erdoğan, AK Parti Adana İl Başkanlığı tarafından 5 Ocak Fatih Terim Stadyumu'nda düzenlediği iftara katıldıktan sonra, vatandaşlara hitap etti.

Ramazan ayının ülkeye, millete ve İslam dünyasına hayırlar  getirmesini niyaz ettiğini belirten Erdoğan, Kadir Gecesi‘nin özellikle de mazlumlar için kurtuluşa vesile olması dileğinde bulundu.

Kuran’ın nazil olduğu, meleklerin ve Hazreti Cebrail’in yeryüzüne teşrif ettikleri bu gecenin ibadetle, özellikle dualarla geçirilecek eşsiz bir gece olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

“Buradan dağılıp evlerimize ya da camilere ulaştığımızda ülkemiz için, istikbalimiz için, huzurumuz, kardeşliğimiz, birliğimiz, beraberliğimiz için, özellikle de yanı başımızda zulüm gören Suriyeli, Iraklı, Gazzeli kardeşlerimiz için dualar etmenizi sizlerden rica ediyorum. Bize bir yanlış gördüğünüzde ‘elinizle düzeltin’ diye emrediliyor . İmkanlarımız ölçüsünde haksızlığa karşı elimizden geleni yapıyoruz. ‘Eğer elinizle düzeltemiyorsanız, dilinizle hakkı söyleyin’ diye emrediliyor. Allah’a hamdolsun korkmadan, çekinmeden, kalbimizde olanı dilimizle ifade ediyoruz, 'eğer bunları yapamıyorsanız kalbinizden, gönlünüzden buğzedin' deniliyor. Ramazan akşamları ve Kadir Gecesi kalbimizle buğzetmenin, dua etmenin en güzel zemini, en güzel fırsatı. Samimi bir kalple gönülden yapılacak dualar inşallah hem mazlumlara bir ferahlama sağlayacak hem de insanlığın üzerindeki ölü toprağının dağılmasına vesile olacaktır. Rabbim bu gecede yapılan duaları katında makbul buyursun.”

"Bu kadim cofrafya adeta bir fetret dönemi yaşıyor"

"Bu ramazanı da maalesef yüreğimiz buruk şekilde yaşadık, yüreğimiz buruk şekilde inşallah sonuna erdiriyoruz” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“İçinde bulunduğumuz coğrafya bu ramazını da kan içinde, ateş içinde geçirdi, geçiriyor. Suriye’de, Irak'ta, Mısır’da ve son olarak da Filistin’de vuku bulan hadiseler bu mübarek günlerin sevincini layıkıyla yaşamamıza mani oluyor. İnsanlık tarihinin en eski yerleşimlerine, en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan bu kadim coğrafya adeta bir fetret dönemi yaşıyor. Düşünebiliyor musunuz, Müslüman Müslüman’ı Kelime-i Tevhid getirerek öldürüyor. Böyle bir tabloyu yaşıyoruz. Mısır’da böyle, Suruye’de böyle, Irak’ta böyle. Çekilen acılar, yaşanan trajediler Türk'üyle, Arap'ıyla, Kürt'üyle her kökenden, her inançtan insanıyla hepimizin ortak acısı, ortak trajedisi. İslam dünyasında bir şeyler oluyor ve değerlerimizi kaybetmenin, değerlerimizi adeta yitirmenin bedelini ödüyoruz gibi geliyor bana."

"Çünkü zalim, insanların kökenine, inancına bakmıyor" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bombalar, kurşunlar açlık ve sefalet karşısına çıkan herkesi eziyor, herkesi etkiliyor. Ne yapacağız? Yapacağımız tek şey var, İslam dünyasının işte bu zalimlere karşı el birliği yapması, güç birliği yapması, tavrını ortak sergilemesidir. Burada şu önemli noktayı da bir kez daha vurgulamak isterim, bakınız içinde yaşadığımız coğrafyada son yüzyıldır akan kan hep Müslüman kanı oldu. Ezilen, horlanan, ötelenen, katledilen her zaman Müslümanlar oldu. Ne acıdır ki Müslümanların kanını akıtan her zaman gayrimüslimler olmadı. Hiç kuşkusuz bu coğrafya üzerinde hesapları olanlar var. Müslümanların tefrika içinde olması için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama bu tuzağa düşen, bu nifak ve tefrika tuzağına aldananlar hep Müslümanlar oldu. Bu coğrafya en başta şunu unuttu, 'Müslümanlar kardeştir'. Bunun lafını yapıyoruz ama uygulamaya gelince ne yazık ki yok. Bir Müslüman'ın diğer Müslüman'a malı, ırzı ve canı haramdır bizim değerlerimizde, bizim dinimizde. Bu unutulduğu için Hazreti Kur'an ve Hazreti Nebi'nin emir ve tavsiyeleri gözardı edildiği için işte biz bu acıları ne yazık ki yaşıyoruz."

"Hak ve haklı güçlüdür"

Dünyada gücü elinde bulunduranların olduğunu ve bunların kendilerini her zaman haklı ilan ettiklerini aktaran Erdoğan, haklılığın güçte olmadığını belirtti.

Erdoğan, "Biz her zaman şuna inanıyoruz, hak ve haklı güçlüdür. Bunu savunmak durumundayız. Bir bünyede eğer bir uzuv ağrı çekiyorsa bünyenin ona kayıtsız kalması mümkün değildir. Yanı başımızda kardeşlerimiz ölürken hiç kimse rehavet içinde olamaz, hiç kimse konfor içinde olamaz. Bizim inancımız, kültürümüz, tarihimiz, ahlakımız, vicdanımız kardeşlerimizin ya da mazlumun feryadına kulağımızı, gözümüzü, ağzımızı kapatmamıza engeldir. Onun için biz Suriye konusunda da Irak konusunda da Mısır konusunda da Filistin konusunda da hakkın, haklının, mazlumun yanında yer almaya devam edeceğiz" diye konuştu.

"Kalbinden şefkat ve merhamet duyguları alınmış insan bir ceset gibidir" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, "Biz asla öyle olmayacağız. Ne pahasına olursa olsun, bu zor zamanlarında kardeşlerimizin yanında yer alacağız" dedi.

Türkiye'de. ülkelerindeki olaylardan kaçarak gelen 1 milyon 150 bin civarında Suriyeli'yi misafir ettiklerini, bunların bir kısmını kamplarda, bir kısmını da kendi imkanlarıyla ve sağlanan desteklerle şehirlerde barındırarak ihtiyaçlarını karşıladıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Biliyorum, birçok sıkıntılar var. Aynı şey Irak'ta yaşanan karışıklıklardan dolayı mağdur duruma düşen kardeşlerimize her türlü yardımı yapıyoruz. Zor günlerinde yanlarında olduğumuzu gösteriyoruz. Dün Bosna'daki, Kosova'daki kardeşlerimize hangi anlayışla sahip çıktıysak bugün de bölgemizde zor duruma düşen kardeşlerimize aynı duygularla el uzatıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

İktidara geldiklerinde Türkiye'nin mazlumlara yaptığı yardımların 45 milyon dolar olduğunu, bu rakamın şimdi 3,5 milyar dolara ulaştığını bildiren Erdoğan, "Bakınız nereden nereye geldik, neredeyse bire doksan. Bu hissiyatı anlamak için dertli olmak lazım" ifadesini kullandı.

Katılımcılardan Çanakkale'yi ziyaret etmelerini isteyen Erdoğan, "Orada bugün yanlarında olmak için tüm gücümüzü, imkanlarımızı kullandığımız kardeşlerimizin, dedelerinin, atalarının mezar taşlarını göreceksiniz" açıklamasını yaptı.

Bu hissiyatı anlamak için, Selçuklu'dan Osmanlı'ya kadar bu coğrafyanın bin yıllık tarihine vakıf olunması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Alparslan'dan Selahaddin Eyyubi'ye, Fatih Sultan Mehmet'ten Abdülhamid Han'a kadar tüm ecdadın, bu kardeşlerimizle omuz omuza mücadele ettiklerini bir büyük medeniyeti birlikte inşa ettiklerini göreceksiniz. Bu duyguyu anlamak için tüm bu coğrafyanın sokaklarında, evlerinde, futboldan sanata kadar, her alanda Türkiye'nin başarısı ile sevinen, sıkıntısı ile üzülen insanların hallerine şahit olmanız gerekir. Hep söylüyorum, devletlerin fiziki sınırları başkadır, insanların gönül sınırları başkadır. Bu insanlar, evet bizim devletimizin fiziki sınırları dışında olabilirler ama onlara gönlümüz bir, kalbimiz bir, sevincimiz, tasamız bir. Bunu böyle bilelim. Açık söylüyorum; Filistin'de, Gazze'de iftar vaktinde bomba düşen evi kendi evi olarak görmeyen, böyle hissetmeyen herkes bu milletin de bu coğrayanın da yabancısıdır, bu böyle biline. Ülkemizde yaşanan deprem felaketlerinde, terör saldırılarında, yıkıntıların altından gelen sese bu coğrafyanın tüm insanları kulak kesiliyordu. Hayırlı bir netice için kalpten dua ediyordu. Bugün bomba ile yıkılmış evlerin altından yardım çağrısı yapan kardeşlerimiz için, bizler de aynı hissiyatla yaklaşmak mecburiyetindeyiz."

"Bunu petrol için, maden için veya bir başka çıkar için yapmıyoruz"

Gönül sınırlarının hududunun çok geniş olduğunu dile getiren Erdoğan, "Balkanlar'dan Güney Asya'ya kadar kardeşlerimizin, akrabalarımızın olduğu heryere el uzatıyor, küllenmiş ilişkileri canlandırıyor, kalpleri kazanmanın mücadelesini veriyoruz. Bunu da kesinlikle petrol için, maden için veya bir başka çıkar için yapmıyoruz. Allah'ın rızasından, kardeşlerimizin gönül hoşluğundan başka bir ölçümüz yok" diye konuştu.

"Dünyaya sadece matematikteki dört işlemin pencerisinden bakanlar elbette bunu anlayamazlar" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ama milletimiz, bunu gayet iyi anlıyor, gayet iyi görüyor ve bu yolda bizi destekliyor, teşvik ediyor. Zor zamanlar, sıkıntılı dönemler elbette geride kalacaktır. İşte o zaman inanıyorum ki bu yolun doğruluğu, hakkaniyeti, ahlakiliği çok daha iyi anlaşılacak, çok daha iyi takdir edilecektir. Biz zor durumda olan kardeşlerimize el uzatırken, onların hakkını savunurken, onları misafir ederken içerden birileri çıkıp bunu siyasi bir malzeme olarak kullanmanın gayreti içine giriyor. Şunu burada açık açık ifade etmek zorundayım; Türkiye son 12 yılda yaşadığı büyük dönüşümün etkisi ile artık 'alan el' olmaktan çıkmış, 'veren el' konumuna yükselmiştir. Hamdolsun, imkanlarımız, kaynaklarımız var. Biz Adana'nın hakkından alıp, Somali'ye vermiyoruz. Mersin'in hakkından alıp Suriyeli mazlumlara vermiyoruz. Hatay'ı unutup ya da Türkmen kardeşlerimizi unutup, içerdeki sorunları unutup, mesaimizi sadece Gazze için yoğunlaştırmıyoruz. Büyük devlet bunların hepsini bir arada yapabilen devlettir."

Büyük devletin, içerdeki vatandaşına da dışarıdaki ihtiyaç sahibine de ulaşabilen bir devlet olduğunu bildiren Erdoğan, "Bugün dünyanın büyük diye kabul gören devletlerine bakın, bunu görürsünüz. Söz konusu Türkiye olunca, içerden ve dışardan bir takım kesimler Türkiye'nin uluslararası faaliyetlerini sorguluyorlar. Açık söylüyorum, bunu Türkiye'yi düşündükleri için değil, dalkavukluğunu yaptıkları uluslararası odaklar için yapıyorlar" dedi.

İçine kapanan, sorunlarına sırtını dönen, kardeşlerine kayıtsız kalan bir Türkiye istemediklerini vurgulayan Erdoğan, çok daha güçlü, itibarlı bir devlet olma hedeflerini hatırlattı. Erdoğan, "Kimin ne dediğine bakmayacak, kendi istikametimizi, kendimiz çizeceğiz. Suriyeli mazlumlara da işte böyle bir yaklaşımla ensar olma büyüklüğünü göstermeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Suriye'deki çatışmaların bitip, barışın tesis edildiğinde hiçkimsenin Türkiye'de kalmayacağını ve yurtlarına döneceğini belirten Erdoğan, "Geride ebedi bir kardeşlik, geride mazlumlara yardım etmiş olmanın gururu kalacak" değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri

Çevrede bu krtik gelişmeler yaşanırken, Türkiye'de de tarihi öneme sahip bir süreç yaşandığına dikkati çeken Erdoğan, 10 Ağustos'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Türkiye'nin önünde yeni bir dönemin açılacağını söyledi.

"İlk kez cumhurbaşkanını, cumhurun, yani milletin ta kendisi seçecek" diyen Erdoğan, milletin doğrudan seçerek göreve getirdiği cumhurbaşkanının daha önce aynı görevi yapanlardan farklı olacağını vurguladı.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu göreve, bu kardeşinizi getirmeniz halinde sizlere Çankaya Köşkü'nde oturan değil, hükümetle birlikte ülkemizin her meselesinin çözümünde bir fiil çalışan, ter döken bir cumhurbaşkanı olacağımın sözünü veriyorum. Ben böyle söyleyince birileri bundan rahatsız oluyor. Kendileri bugüne kadar, memleketin ve milletin hayrı için hiçbir proje üretmemiş, hiçbir çaba göstermemiş olanların, 'ben çalışacağım, ter dökeceğim' diyen bir cumhurbaşkanından rahatsızlık duymalarını aslında tabii karşılamak gerekir. Keşke karşımızda sadece laf üreten değil, proje üreten, vizyon ortaya koyan bir muhalefet olsaydı. Muhalefetin kendisi ne ki adayları ne olsun. Böyle bir rekabet ortamı ülkemiz için hiç şüphesiz daha hayırlı olurdu ama merak etmeyin biz kendi projelerimizle, kendi yaptıklarımızla rekabet etmeyi de öğrendik. Yaptığımız her işin daha fazlasını, daha büyüğünü, daha iddialısını ortaya koyarak, Türkiye'yi adım adım 2023 hedeflerine doğru götürüyoruz. Bununla da yetinmiyoruz, torunlarımıza 2053, 2071 vizyonumuzla gelecek nesiller için de istikamet belirliyor yol haritası oluşturuyoruz."

Seçilmesi halinde tüm projelerin takipçisi olacağını hatırlatan Erdoğan, Türkiye için verdikleri sözleri hayata geçirmek için aynı azimle, aynı enerjiyle çalışmaya devam edeceklerini kaydetti.

Adana'nın bu "kutlu yolculukta" yanlarında olacağına inandığını dile getiren Erdoğan, Kadir Gecesi'ni ve Ramazan Bayramı'nı kutladı.(akparti.org.tr)