Gizli kalp, gerçek mi, yoksa bir şehir efsanesi mi?

Dünyada bulaşıcı olmayan hastalıklar içerisinde her 3 kişiden biri kalp ve damar hastalıklarına bağlı sebeplerden yaşamını yitiriyor. Bu ölümlerin 7,3 milyonunun kalp krizinden kaynaklandığı bilinmekle beraber günümüzde kalp ve damar hastalıkları küresel olarak tüm dünyada bir numaralı ölüm nedeni. ‘Gizli kalp’ ise toplumda adeta ölümün diğer adı!

Halk arasında ‘gizli kalp’ teriminin önceden bilinen bir yakınması veya hastalığı olmayan kişilerin ani ölümüne yol açan durumu ifade etmek için kullanıldığını söyleyen Acıbadem Adana Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, bu durumun kalp-damar hastalıkları ile ilgilenen hekimler tarafından tıbbi olarak ani kardiyak ölüm yani ani kalp ölümü olarak adlandırıldığını söyledi.


“Her yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde 250 bin kişi ani kardiyak ölüm nedeni ile hayatını kaybetmekte. Elimizde net veriler olmamakla beraber ülkemizde de her yıl yaklaşık 65 bin kişiyi ani kalp ölümü sonucu kaybettiğimizi söyleyebiliriz. Bu her 8 dakikada 1 kişinin hayatını bu nedenle kaybetmesi demektir” diyen Prof. Batur, “Aslında gizli kalp diye bir şey yoktur, kalp yönünden iyi bir tetkik ve muayenesi yapılmamış kişi vardır. Biz gerçekte bu duruma neyin sebep olduğunu rahatlıkla tespit edebilmekteyiz. Kalp krizi, kalp kası hastalıkları, bazı kapak hastalıkları, doğumsal kalp hastalıkları ve kalbin elektrik sisteminde sorunlara yol açan bazı durumlar bahsettiğimiz ölümlere yol açmaktadır” dedi.


“Bazen kalp hastalıkları daha önce hiçbir belirti vermeden aniden ortaya çıkarak ölüme sebep olabilir. İnsanlar da genellikle önemli bir yakınması olmadan doktora gitmeyi sevmezler. Buradaki en büyük sıkıntı da budur. Çünkü ön belirti vermeyen kalp hastalığının ilk belirtisi bazen ölüm olmakta! Dolayısı ile bu ani ölümlerin çoğu aslında doktor kontrolüne gitmemiş kişilerdir” diyen Prof. Batur, normalde tıp endüstrisinin en çok kalp-damar hastalıkları konusunda çalıştığını ve olumlu sonuçlar ürettiğini vurgulayarak ellerinde etkin ilaçların ve gerek cerrahi gerekse cerrahi dışı imkanların olduğunu söyleyerek, “Bazen ölüme yol açabilecek ciddi ritim sorunları olan hastaların önemli bir kısmını elektro fizyoloji denen tetkikle teşhis edip ameliyatsız tedavisini yapabiliyoruz. Ayrıca bazı durumlarda hastaların kalbi durduğunda elektrik ile tedavi edebilen şok pilleri takarak gündelik hayatlarına döndürebiliyoruz” dedi.


Toplumdaki tüm bireyleri tek-tek muayene etmenin mümkün olamayacağını söyleyen Prof. Batur, “Bizlerin belirlediği risk grupları var. Örneğin, diyabetliler, ailesinde 55 yaş altı kalp-damar hastalığı olanlar, yüksek tansiyonu olanlar, sigara kullananlar, aşırı şişman kişiler bu gruplar içerisindedirler. Yine ailesinde erken yaşta ölüm öyküsü olanlar, kokain, bonzai gibi madde kullananlar risk altındadırlar. Yine önemle belirtmek gerekir ki, çocuklarını ya da yakın akrabalarını genç yaşta ani olarak kaybetmiş kişiler diğer çocuklarını ve kendilerini doğumsal bazı hastalıklar yönünden araştırmalıdırlar. Son olarak sporcular, özellikle de profesyonel sporcular da ani kalp ölümüne yol açabilecek hastalıklar açısından risk faktörlerine bakılmaksızın araştırılmalıdır” dedi.