Karakaya: ''Aytaç Durak Hala Öğrenememiş''

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yüksek Onur Kurulu Üyesi Mimar Erkan Karakaya, meslek odalarının yıllarca Aytaç Durak'ın belediyeyi kendi babasının şirketi gibi yönetmesine, bu keyfiyet içerisinde aldığı kararlara ve pek çok yanlış yatırıma karşı çıktığını söyledi, “Aytaç Durak bunca deneyimine rağmen, meslek odalarının kamu ve toplum yararına kuruluşlar olduğu gerçeğini hala öğrenememiş” dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yüksek Onur Kurulu Üyesi Mimar Erkan Karakaya, Aytaç Durak’ın “Söyleyeceklerim Var” kitabında yer alanları ilerlemiş yaşı gereği kafa karışıklığına verdiğini ifade etti. Karakaya, ““Aytaç Durak bunca deneyimine rağmen, meslek odalarının kamu ve toplum yararına kuruluşlar olduğu gerçeğini hala öğrenememiş” dedi.

Mimar Erkan Karakaya, konumları gereği  halkın yaşamını etkilemiş kişilerin, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde deneyimlerini,  kendi bakışları doğrultusunda olsa da, toplumla paylaşmak için yazıya dökmeleri ve yayınlamaları takdire şayan bir çaba olduğunu, insanların anılarını yazmasının, gelişmiş toplumlarda sıkça rastlanılan ancak toplumumuzun  alışık olmadığı bir durum olmadığına dikkat çekti.

Adana’nın geçmiş 25 yılında belediye başkanlığı yapan Aytaç Durak’ın ''Söyleyeceklerim var '' adıyla anılarını topladığı kitapta meslek odaları ile ilgili ifadelerini eleştiren TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Erkan Karakaya, yazılı açıklamasında şöyle dedi:

“Ülkemizde yaşanan seçim karmaşası arasında yayınlanan bu kitap, sıcak gündemin gölgesinde kaldı ve yeteri kadar kamuoyunda ilgi oluşturmadı. Çok doğaldır ki bu kitabın bir anı kitabı olması ve hataların sırmalı kaftan  dahi olsa kimsenin üzerine giymek istemeyeceği düşünülürse, kitap tamamen yazanın bakış açısını  yansıtmaktadır.

MESLEK ODALARINI HALA ÖĞRENEMEMİŞ

Meslek odaları yıllarca sayın Aytaç Durak'ın belediyeyi kendi babasının şirketi gibi yönetmesine, bu keyfiyet içerisinde aldığı kararlara ve pek çok yanlış yatırıma karşı çıkmıştır.  Bu nedenle de meslek odaları ile Aytaç Durak sürekli karşı karşıya gelmiştir. Kitabın pek çok yerinde Aytaç Durak belediyeyi kendi şirketi gibi yönettiğinden övünçle bahsetmektedir.  Bu durum, yıllar sonra yazdığı kitabında bile belediyeciliği bir kamusal hizmet olarak  algılayamadığının kanıtı niteliğindedir.

Asıl konumuza gelecek olur isek, kitabın içeriğinde adı geçen biri olarak, bizzat şahit olduğum bölümler ile tamamen hayal ürünü bölümlere açıklık getirmenin, tarihe not düşmek adına bir gereklilik olduğunu düşünmekteyim.

Kitabın 288. sayfasında '' Oda Başkanlarına verilen ders '' başlığı ile bir bölüm yer almaktadır Bence  tamamen  hayal ürünü olan bu bölümde, kendisi, mimarlar odası başkanı olarak ben  Erkan Karakaya, inşaat mühendisleri odası başkanı olarak Sadi Sürenkök, Makine mühendisleri odası başkanı olarakHüseyin Sayar bir televizyon programına birlikte çıktığımızı söylüyor ve bu yayında  bizlere nasıl ders verdiğinden bahsediyor.

Sanıyorum sayın Aytaç Durak bu kitabı yazmakta çok geç kaldığından artık olayları ve kişileri karıştırıyor. Öncelikle adı geçen üç kişi aynı dönemde oda başkanlığı yapmadık ve bahsettiği konu ile ilgili birlikte herhangi bir televizyon programında yer almadık.  Sayın Aytaç Durak kitabında  bizleri '' kamu ihalelerinde çoğu yetkililerle, müteahhitler arasındaki çıkar ilişkileri '' ile ilişkilendiriyor. Şunu kendi adıma açıkça söyleyebilirim, ömrümün hiçbir döneminde ne kamu ihaleleri ile ne de kamu müteahhitleri ile direkt veya dolaylı olarak hiç bir ilişkim olmamıştır. Aytaç Durağın kitabında oda başkanlarını kastederek söylediği konular tamamen mesnetten yoksun, çıktığımızı söylediği televizyon programı da kendisinin   hayal ürünüdür.

Yine kitabının bu bölümünde biz oda başkanlarını kast ederek '' meslek odaları başkan ve yöneticileri çoğu kez mesleki faaliyetlerinden öte, sıfatlarını siyasi basamak olarak kullanmışlardır. '' denilmektedir. Şunu gönül rahatlığı içerisinde söyleyebilirim ki, ne ben, ne de diğer oda başkanlığı yapmış arkadaşlarım, odada seçilerek görev yaptığımız dönemlerde hiç bir siyasi partiden adaylığımız söz konusu olmamıştır. TMMOB' de yöneticilik yapmış tüm arkadaşlarımız öncelikle kamu ve toplum yararına bir düzen hedefleri doğrultusunda mücadele vermiş, duyarlı insanlardır. Ancak odadaki görevlerimizi bıraktıktan  sonra  siyasette yer aldık , bu da her vatandaşın olduğu  gibi bizim de hakkımız olan bir durumdur.

Söz konusu kitabın 326 . sayfasında, çok değerli bir yazar olan  ve mimarlar odası genel başkanlığı yapmış bu gün hayatta olmayan sayın Oktay Ekinci ile arasında geçen bir diyalogdan bahsederek, kendisinin ne kadar cesur bir halk adamı olduğunu ve Ucube Yeni Adana projesinin de, ne kadar doğru bir proje olduğunu Oktay Ekinci 'nin bile teyit ettiğini söylemektedir  Kitapta anlatılan olayın geçtiği sırada arabada olan üçüncü kişi olarak  bu konuya da açıklık getirmemin hayatını kamu ve toplum yararına  adamış ama bugün cevap veremeyecek olan Oktay Ekinci' ye karşı bir görevim olduğuna inanıyorum.

Kitapta '' Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci, uzun yıllar cumhuriyet gazetesinde yazdı, sürekli yeni Adana'ya yaptıklarımı eleştirerek karalardı. Adana'ya bir gelişinde program dışı şehrin güneyindeki çarpık yerleşim alanlarının içine götürdüm, sanıyorum bey mahallesiydi. '' arabadan inelim biraz vatandaşla konuşalım '' deyince, telaşla '' acele çıkalım buradan'' dedi, korkmuştu. O tarihten sonra kuzeydeki yeni şehri karalamadığı gibi, övgü dolu sözlerde kullandı. '' denilmektedir.

Kitapda yer alan konunun aslı söyle olmuştur, bir tarihte Antakya 'da yapılan bir panelden  ben ve Oktay Ekinci Adana'ya dönerken, sayın Aytaç Durak'ın arabası ile yola çıktık,  Oktay Ekinci 'nin İstanbul uçak saatine çok sıkışık bir zaman kalmıştı. Adana girişinde sana bir bazı yerleri göstereyim diyerek Bey mahallesi girince  Oktay Ekinci'de doğal olarak uçağa yetişebilme kaygısı ile acele çıkalım buradan, benim uçağa yetişmem lazım dedi. Ancak bunu yaşamı halkın içerisinde geçmiş bir adam için korktuğu şeklinde lanse etmek  tam anlamıyla haksızlıktır.

Sonuç olarak kitabın içeriğinde yer alan, bana ve yakın arkadaşlarıma ithaf edilen, tasvip etmediğim söylemlerin  Sayın Aytaç Durağın ilerlemiş yaşı gereği kafa karışıklığına  veriyor, kendisine emeklilik hayatında iyi dinlenmeler diliyorum”