Kitaba kızının kekemeliği ilham oldu

Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Sümer Öztanrıöver, yaklaşık 22 yıl önce o2,5 yaşındaki kızının kekelemeye başlamasının ardından bu konuda yoğunlaşarak, o dönemde hissettiği çaresizliği ve yaşadıklarını kitaplaştırdı.

Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Sümer Öztanrıöver, yaklaşık 22 yıl önce 2,5 yaşındaki kızının kekelemeye başlamasının ardından bu konuda yoğunlaşarak, o dönemde hissettiği çaresizliği ve yaşadıklarını kitaplaştırdı.

Öztanrıöver, şu an 25 yaşında olan kızı Selin'in 2,5 yaşında kekelemeye başladığını söyledi.Psikiyatri asistanlığı yaptığı süreçte ortaya çıkan bu sorunun çözümü konusunda çok kaygılandığını ve hemen hocasına başvurduğunu aktaran Öztanrıöver, bunun için sadece "çocuğun konuşmasını düzeltmeyin, hiç bir şey yapmayın, bekleyin düzelir" yanıtını alması üzerine daha çok kaygılandığını, çünkü bunların bir kısmının kalıcı halde geldiğini bildiğini kaydetti.

Öztanrıöver, kızı Selin'in kekemeliğinin yaklaşık 2 aylık sürecin ardından geçtiğini, ancak bu sefer kendisinin bu konuda merakının başladığını belirtti.

Kekemelikle ilgili araştırma yapmaya, ardından da bu sorunu yaşayan bireylerle görüşmeye başladığını dile getiren Öztanrıöver, şöyle konuştu:

"Kızım kekelemeye başladığında o an dehşete düşmüş ve kalıcı olmasından korkmuştum. Hiçbir şey yapmadan beklemek, gerçekten kötü günlerdi. Şanslıydık ki çocuğumun kekemeliği bir süre sonra düzeldi. Bu sefer benim merakım başladı, "neden başlıyor ve neden geçiyor" Daha sonra kekemeliği olan kişilerle çalışmaya, araştırmalara başladım. En merak ettiğim soru, bu kişiler yalnızken kekelemiyor insanların yanında kekeliyor. Bu bedensel bir hastalık olsa her yerde kekelemeleri gerekir diye düşünerek, tesadüfler birbirini kovaladı.

Kekemelik bir insanın hem ruhsal hem eğitim hayatını sakatlayan bir durum. Bu süreçte kekemeliği olan insanların acılarına çok şahit oldum.

Kekemeliği başladığı noktada bitirebilmek ya da başlamadan engelleyebilmek için çocuklarla ilgili araştırma yapmaya başladım.

Çocuklarda yüzde 25 oranında konuşmada akıcılık kusurları görüyoruz. Bunların yüzde 1'i de kalıcı kekemelik olarak devam ediyor. Birkaç veriyi bir araya getirdim, Çocuklarda problemimiz hızlı konuşmak. Beyin gelişimi ile motor gelişim, yani konuşma eş zamanlı değil. Motor daha geri dolayısıyla ketlenme, kilitlenme oluyor. Çocuklarda en büyük stres, hız stresi. Çocuklar bir de taklitle öğrenir. Örneğin, hiç eğilimi olmayan bir çocuk, kekemeliği olan biriyle yaşadığında kekelemeye başlıyor. Dolayısıyla kekemeliği öğreniyor. O zaman neden düzeltemiyoruz diye düşünmeye başladım. Ebeveynlere heceleyerek konuşma tekniğini öğrettim. Anne babalardan hem çocukla hem birbirleriyle olan konuşmalarını hecelemelerini istedim. Çocuk yoğun bir şekilde buna işiterek dolaylı olarak maruz kaldı. Bu tekniği kullanmaya başladıktan sonra birkaç günle birkaç hafta içerisinde inanılmaz bir şekilde düzelmeler ortaya çıktı. Uyguladığım tekniği bu sıkıntıyı çekenler başta olmak üzere meslek grubuyla da paylaştım. Onlardan da tekniği uygulayanlardan olumlu geri bildirimler aldın, ardından da daha fazla kişiye ulaşabilmek adına kitap yazmaya karar verdim.

Kitabım yaklaşık 22 yıllık bir çalışmanın ürünü. Burada okul öncesi çocuklarda hem kekemeliğin ortaya çıkmasını önleyecek hem de başlamış olan kekemeliği durduracak şekilde anne babaların yanı sıra terapistlerin de uygulayacağı yönergeler yer alıyor. Kitap ayrıca büyük çocuk ve yetişkinlerde kullanılacak şekilde her yaş grubunda uygulanabilecek yönergeleri de içeriyor.

 

Annesinin kekemelikle ilgili araştırma yapıp bu kitabı hazırlamasına ilham olan Eczacı Selin Öztanrıöver de kitabın bu sıkıntıyı yaşayan herkese yol gösterici olması dileğinde bulundu.