Satın aldığı ürünün etiketini okuyan kilo almıyor

Fast food gıdalara yönelmek, dengesiz beslenmek, marketlerdeki hazır ürünlerin kolay ulaşabilmek, yoğun iş hayatının getirdiği yoğunluk ve hazır gıdaların hazırlanmasının kolay olması… Bütün bunların sonucunda son yıllarda obezite tüm dünyada artış gösteriyor. Araştırmalar, ülkemizde de obezitenin halkın %31’i için artık bir sorun olduğunu gösteriyor.

Peki, obeziteden kaçmak için neler yapmak gerekiyor? Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Akgül, kısaca alınan enerjinin verilen enerjiden fazla olması olarak tanımlanabilecek obezitenin en temel nedeninin, hazır gıdaları seçmek olduğunu belirtiyor. Dyt. Akgül: “Satın aldığı ürünlerin etiketini okuyan bireylerin kilo kontrollerini daha iyi sağladığı yapılan araştırmalarda görülüyor” diyor.

Obezite gün geçtikçe artıyor. Bunun en temel neden ise “obezojenik çevre” faktörü. Obezojenik çevre; toplumun şişmanlamasına neden olan, kısaca “şişmanlatan” nedenlerin bir araya gelmesi ve bir yaşam biçimine dönüşmesi anlamına geliyor. Şişmanlığın gelişiminde çok büyük rol oynayan bu çevrenin oluşmasına; işlenmiş ürünlerdeki ve besinlerdeki hormonların etkisi, saflaştırılmış ürün tüketiminin artışı, fiziksel aktivitenin azlığı, stres ve bazı genetik faktörler gibi pek çok faktör etki ediyor. Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Akgül, sağlıklı beslenen bir topluma haline gelebilmek için bu çevre faktörlerinin ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çiziyor. 



Bölgesel yağlanma da obeziteye dönüşebiliyor

Obezitenin sadece fazla yemek yemekten kaynaklanmadığını belirten Dyt. Akgül, besin içeriğinin dengesiz şekilde planlanmasıyla da obezitenin ortaya çıkabileceğini söylüyor. Obezitenin belirlenmesinde beden kitle indeksi kullanılıyor. Bu indeks; kilonun, boy uzunluğunun metrekaresine bölünmesi ile hesaplanıyor. Dyt. Akgül, “Yağ oranının; beden kitle indeksinin erkekler için %25’ini, kadınlarda ise %30’unu aşması obezite olarak tanımlanmakta” diyor.

Son dönemlerde yapılan çalışmalarda obezitenin belirlenmesinde, vücuttaki toplam yağ oranından çok bölgesel yağlanmaların dikkate alındığını belirten Dyt. Akgül, erkeklerde ve kadınlarda bölgesel yağlanmanın farklılık gösterdiğinin altını çiziyor: “Vücutta depolanan yağlar erkeklerde daha çok üst bölgede; göbek çevresinde birikirken, bu durum kadınlarda alt bölgede; basen ve kalça kısmında toplanıyor.” Kadınlarda bel çevresinin 80 cm, erkeklerde ise 94 cm’nin üzerinde olması obezite riski anlamına geliyor. Vücuttaki yağlanmanın karın bölgesinde toplanması ve iç organ yağlanması ise diyabet, insülin direnci, kalp hastalıkları riski ve ani ölüm riskini artırabiliyor.

Aynı fiziksel özelliklerdeki kişilerde enerji ihtiyacı farklılık gösteriyor

Enerji ihtiyacının bireylere göre farklılık gösterdiğini ifade eden Dyt. Gizem Akgül, “Aynı boy ve ağırlığı sahip bireylerin de enerji ihtiyaçları farklılık gösterebiliyor. Bu, ‘aynı diyeti ben de yaptım ama hiç hiçbir sonuç alamadım’ veya ‘bu diyet benim kilo almama neden oldu’ denmesini de açıklıyor” diyor.

Çok su içen tok kalıyor

Obezite ile mücadelede doğru ve gerçekçi hedefler belirlenmesi gerektiğini belirten Dyt. Akgül, sağlıklı kilo kaybının haftalık 0.5-1 kg. aralığında olduğunu vurguluyor. “Tek tip besin gruplarından kaçınıp diyetin içeriğinin yeterli ve dengeli belirlenmesi, uzun süreli kilo kaybının sağlanması ve kişinin sağlının korunmasında en önemli faktörler” diyen Dyt. Akgül, tek tip beslenerek verilen kiloların bir süre sonra kişiye sağlık sorunları ve daha fazla kilo artışı olarak geri döneceğini söylüyor. Düzenli olarak yapılan fiziksel aktiviteler de ideal kiloya ulaşılmak ve korunmak için en önemli koşullar arasında. Araştırmalar, haftada 150 dakika yapılan orta şiddetli aktivitenin kilo kontrolünde önemli oluğunu gösteriyor.

Gün içerisinde 3 ana öğünle birlikte 3 de ara öğün yapılmasının metabolizmanın daha hızlı çalışmasına ve bir sonraki öğünde daha az yemek yenilmesine yardımcı olduğunu belirten Dyt. Akgül, suyun önemine de dikkat çekiyor. Dyt. Akgül, “Günlük yaklaşık olarak 10-12 bardak su içmek gerekiyor. Ayrıca, yemeklerden 15-20 dakika önce 2 bardak su içmek, tokluk hissinin oluşmasına yardımcı olacağından öğünlerde daha az yemek yenmesini sağlıyor” diyor.


Posalı besinler acıkmayı yavaşlatıyor

Sağlıklı ve formda kalmak için tuzu ve tuzlanmış gıda tüketimini de sınırlandırmak gerekiyor. Dyt. Akgül, “Tuz vücudun ödem yapmasına ve sonuçta pek çok sağlık sorununa neden oluyor” diyor.

Posalı besinlerin ağırlık kaybında çok önemli olduğuna dikkat çeken Dyt. Akgül, “Posalı besinlerin midede sindirimi ve bağırsaklarda emilimi geç olduğu için tokluk hissinin daha çabuk oluşmasını sağlıyor. Bu nedenle yapılan diyetlerde sebze-meyvelere, tam tahıl ürünlerine ve kuru baklagillere sıkça yer vermek önemli” diyor.

Kilo almamak için etiketli hazır gıdaları mümkün olduğunca az tercih etmek gerekiyor. Yiyeceklerin üzerlerindeki etiketleri okuma alışkanlığı edinilmesinin önemine dikkat çeken Dyt. Akgül, “Satın aldığı ürünlerin etiketlerini okuyan bireylerin kilo kontrollerini daha iyi sağladığı yapılan araştırmalarda görülüyor” diyor. Diyet sırasında davranış değişikliği yapmak ve sağlıklı beslenmeyi bir alışkanlık haline getirmek de çok önemli. Dyt. Gizem Akgül; “Hiçbir besin ‘yasak’ değil. Sadece sağlıklı bir vücuda sahip olmak için ne yiyip ne yemeyeceğinizi gönüllü olarak tercih etmeniz gerekiyor” diyor.