TMMOB'dan seçim sürecine ilişkin basın açıklaması

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu, yaklaşan yerel seçimler öncesinde, yerel yönetim anlayışı ve Adana seçim sürecine ilişkin düşünce, uyarı ve önerilerini kamuoyu ile paylaşmak için bir basın açıklaması yaptı.

Çukurova Gazeteciler Cemiyetinde, TMMOB Adana İKK Sekreteri Nazım Biçer tarafından okunan basın açıklamasında;  “Yerel yönetim anlayışı kamu yararını gözeten, katılımcılığa ve paylaşıma açık, şeffaf,  Adanalıların çıkarlarını ön planda tutan bir yaklaşımda olmalıdır” vurgusu yapıldı.

Ülkemizde, 1980’den bu yana, kent ve kenti çevreleyen ortamlarında doğal ve kültürel varlıkların yağmasının artarak sürdürüldüğünü, ‘yerelleşme’ aldatmacasıyla sadece yağmayı derinleştirmeye hizmet edildiğini ifade eden Biçer sözlerine şöyle devam etti;

“11 yıllık iktidarında, üretimden vazgeçerek ülke ekonomisini arazi rantı üzerinden temellendiren AKP, hiçbir insani, hukuki, ulusal ya da evrensel değer ve kural tanımaksızın ülkeyi, kentleri yağma ve talana açarak yeni rant kaynaklarının yaratılması sürecini hızlandırmıştır.  Sanayiden eğitim ve sağlığa dek birçok kamu hizmetindeki serbestleştirme, özelleştirme gerçekleşmiştir

Bu politikaların hayata geçirilmesinde kamu hizmetlerinin merkezi yönetimden koparılıp küresel piyasaya açılması, kamu hizmet alanının daraltılması, dolayısıyla kamu iktidarının yönetsel düzeyde sermayeye devredilmesi ana amaç olmuştur. Bu doğrultudaki yeniden düzenlenme politikaları, yerel yönetimlere ve kentlere doğrudan yansımıştır.”

Nazım Biçer; yaşanılan sürecin, hukuka dayalı demokratik bir toplum için olağan olmadığını, ülkemizde olağan demokrasilerde yeri olmayan tersi bir süreç işlediğini ifade ederek; “Bu anlayışlar çerçevesinde şekillendirilen kentlerimizin; barınma, altyapı, ulaşım, enerji, sağlık, eğitim, kültür ve çevre konularındaki sorunları giderek derinleşmektedir. Başta su, elektrik, doğalgaz ve ulaşım olmak üzere temel kentsel altyapı hizmetleri ile eğitim, kültür, sağlık, çevre vb. alanlarda sağlanan sosyal hizmetler özelleştirilerek, ticarileştirilmekte; kamusal kaynaklarımız yerli ve yabancı tekellere aktarılmaktadır. Emekçilerin, yoksulların ve tüm ezilenlerin sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamdan tümüyle dışlandığı yıkıcı bir ortamda yoksulluk ve yoksunluk derinleşerek sürmektedir. Aynı zamanda, kentlerimiz, deprem, sel, heyelan ve yangın gibi afetlere de hazırlıklı değildir.

Kentsel dönüşüm ve yeniden yapılanma olarak adlandırılan süreçlerle, belirlenen kent parçalarının ‘kentsel dönüşüm’ adı altında, içinde yaşayanlardan bağımsız, yeni imar hakları verilerek sermaye çevrelerine pazarlanması, özelleştirilmesi, satılması ya da tahsis edilmesi belli kesimler için ‘köşe dönme’ aracı haline getirilmiştir” dedi.

Adana’nın da bu politikalardan nasibini aldığını; halkın oylarıyla iş başına geçen yerel yöneticilerin uygulamalarının sonucu Adana’nın her geçen gün yaşanılır olmaktan daha da uzaklaştırıldığını; yeşil alanlar, boş alanlar hızla şantiye alanlarına dönüştürülerek,  inşaata dayalı birikim anlayışının Adana’da da uygulamaya koyulduğunu ifade eden Nazım Biçer şöyle dedi;

“Kuzey Adana adında yeni yerleşim alanı yaratılması ile birlikte konut inşaatlarına hız verilerek, bu bölgede kentin dokusunu bozan, insanları beton blokların içine hapseden, Adana’nın iklimine coğrafyasına uygun olmayan beton yaşam alanları yaratılırken, Güney Adana kendi kaderine bırakılarak, palyatif, günü kurtaracak çözümlerle, makyajlamalarla adeta Adanalılarla alay edercesine, fütursuzca sürdürülen bir kentleşme Adanalılara reva görülmüştür.  Bu dönemde Seyhan nehri havzasının yapılaşmaya açılmasının adımları atılmıştır.”

Günümüzde de öncellerinin peşinden gidenlerin aynı heveslerle Gençlik Merkezini, Seyhan nehri havzasına yerleştirmeye çalıştıkları; yine kamu yararı ayaklar altına alınarak, kamuoyunun yoğun tepkisine de aldırılmayarak 5 Ocak Stadyum alanına AVM ve çok katlı konutlar yapılaşması istendiğinin belirtildiği açıklamanın devamı ise şöyledir:

“Yine ulaşım master planı oluşturacak bir irade yaratılmadığı için çağdaş çözüm sağlayan ulaşım projeleri yerine yerel yönetime gelenlerin bilimsellikten uzak anlayışları çerçevesinde her gelenin yeni bir düzenlemesiyle yollar yap poz tahtasına çevrilmiştir; kentimizde toplu ulaşımın temeli olması gereken metro Adana’yı ulaşımda rahatlatacak şekilde organize edilememiştir.

Kentsel dönüşüm alanları riski yüksek alanlar, yaşam kalitesinin yükseltilmesi gereken, yenilenmenin gerektiği alanlardan değil rantın yüksek olduğu alanlar seçilerek sürdürülmektedir.  Ancak mevcut yerel yöneticiler ahkâm keserek bu bilimsellikten, bütünlükçü projelerden uzak, toplum yararını hiçe sayarak oluşturdukları kentsel dönüşüm projelerini seçim yatırımı olarak cilalayıp halka sunmaktadır. Kentsel dönüşüm adı altında, halkın temel hakkı olan barınmayı temin etmesi gereken binalar metalaşmış, rant kapısı haline dönüştürülmüştür.

YEREL YÖNETİMLERDE ADANALILARIN ÇIKARI ÖN PLANDA OLMALIDIR!

Yaklaşan yerel seçimler öncesinde;  kentini, insanı önemsemeyen, ranta dayalı anlayışlarla sürdürülen yerel yöneticiliğin gerek geçmişte uygulayıcısı olmuş olanlar gerekse bugün halen sürdürmekte olanların, bugün yerel yöneticiliğe tekrar talip olduklarını; yine yerel yöneticiliği daha önceden yapmamış, geçmişin ve bugünün yerel yöneticilerinin uygulamalarının getirilerini görerek iştahı kabaran kimilerinin de yerel demokrasi, yerel yöneticilik anlayışından fersah fersah uzakta olmalarına rağmen kendilerini bu göreve uygun görerek öne sürdüklerini görmekteyiz. Bu anlayışlarla sürdürülecek olan bir yerel yöneticilik kabul edilemez. Yerel yönetim anlayışı kamu yararını gözeten, katılımcılığa ve paylaşıma açık, şeffaf,  Adanalıların çıkarlarını ön planda tutan bir yaklaşımda olmalıdır.”