"Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonuna kadar götürülmeli"

Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi üyeleri, Adana Adliyesi arkasında yaptıkları açıklamada, son günlerde günmede gelen yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun sonuna kadar götürülmesi gerektiğini bildirdi.

Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi'nin yaptığı açıklama şöyle:

 

"Hükümet üyesi dört bakanın da adının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonu devam ederken soruşturmada rol almış 5 emniyet müdürü ve son olarak da İstanbul İl Emniyet Müdürü görevden alınarak operasyonun önü kesilmek istenmektedir. 

Elbette bu operasyonun gerçekleşmesinde, hükümette ve bürokrasideki rüşvet ve yolsuzlukların açığa çıkmasında Cemaat ve Hükümet arasındaki çatışma önemli bir rol oynamıştır. Hatta bu çatışma olmasaydı, emniyet müdürleri ve savcılar böyle bir operasyon için harekete geçemeyebilirlerdi. Ancak, tüm bunlar bu yağma ve rüşvet ilişkilerinin olmadığının göstergesi olamaz. Bizim için bu noktada asıl önemli olan rüşvet, yolsuzluk ve yağma iddialarına ilişkin adli bir soruşturmanın yaşanıyor olmasıdır. Yolsuzluk ve rüşvete ilişkin bu soruşturma herhangi bir müdahale yapılmaksızın sonuna kadar götürülmeli, yargı üzerinde hükümet müdahalesine son verilerek suçlular cezalandırılmalı ve malvarlıklarına el konulmalıdır.

Operasyonun ilk günü “yürümekte olan adli süreç hakkında konuşmak doğru olmaz” diyen Başbakan, yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu hükümete karşı bir komplo olarak ilan edip, ilgili emniyet müdürlerini görevden alarak soruşturmayı sulandırmak ve yönlendirmek için kendi belirlediği iki savcıyı atamıştır. Hükümet, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi evrensel ve temel hukuk kurallarını hiçe sayıp bu yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu engellemeye çalışmaktadır.

Gezi olayları sırasında aşırı ve orantısız müdahaleleri ile eylemcilerin ölümüne ve sakat kalmasına sebep olan, en temel insan hakkı olan yaşam hakkını hiçe sayan polis teşkilatına “destan yazdınız” diye övgüler dizen Başbakan, bugün bu teşkilatın en tepesinde yer alan müdürleri çeteleşmekle itham edebilmektedir. Başbakanın hukuk anlayışına göre hakkını arayan, düşüncesini ifade eden bu halkın çocuklarına kurşun sıkan polisler kahraman, ancak yolsuzluk yapan, rüşvet alan bakan çocukları ve diğer yandaşlara yönelik soruşturma yapanlar ise hükümet karşıtı dış güçlerin kontrolündeki çetelerdir. Düne kadar siyasi muhaliflere karşı yapılan operasyonların hiçbir hukuk kuralı tanınmadan yürütülmesine alkış çalan Hükümet yetkililerinin, kendilerinin de içinde olduğu yolsuzluk ve rüşvet operasyonu soruşturmasında “sabaha karşı ev baskını yapılması, istenildiğinde gelebilecek kişilerin evlerinin basılması” gibi uygulamalardan şikayet etmesi büyük bir riyakarlıktır. Tüm bu çarpıtma çabaları mızrağın çuvala sığmamasından kaynaklanmaktadır. 11 yıllık dönemi boyunca, din, ahlak ve muhafazakâr değerler etrafında bir algı yaratmayı, sahip olduğu medya gücünün de yardımı ile başaran AKP iktidarının gerçekte her şeyi ile yolsuzluk ve rüşvete bulaştığını artık daha geniş toplumsal kesimler görebilmektedir.

Bu soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için, öncelikle soruşturmaya çocuklarının adı karışan bakanlar derhal istifa etmelidir. Herkes tarafından bilinmektedir ki bu çocuklar babaları bakan olduğu için, yani babalarının mevki ve güçlerini kullanarak bu çapta büyük yolsuzlukları yapabilmektedir.  Bir anlamda çocukları, bakan olan babalarının nam ve hesabına bu suçu işlemektedir. Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın ileri sürdüğü gibi bu hususun cezaların şahsiliği prensibi ile hiçbir ilişkisi yoktur.

Bizler hiçbir dış müdahale olmaksızın bu son yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun sonuna kadar gitmesini savunurken, bugün için bir kısmı görünür hale gelmiş bu yağma, talan ve yolsuzluk düzenine karşı eşit, adil ve özgür bir toplum için tüm halkımızı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.