Zehirlenerek Öleceğiz

Adana Akademik Meslek Odaları Birliği (ADAMOB) bölgenin enerji gerçeğini masaya yatıran panel düzenledi.

Moderatörlüğünü Adana Diş Hekimleri Odası Başkanı Dt. Fatih Güler’in yaptığı panele konuşmacı olarak TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mak. Müh. Şayende Yılmaz, Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu Yürütme Kurulu Üyesi Av. İsmail Hakkı Atal ve Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu Başkanı Av. Ümit Arif Özsoy katıldı.

GÜLER, “ENERJİ PROBLEMİ ÇOK BÜYÜK”

Akademik Meslek Odaları Birliği ADAMOB’un Adana Tabip Odası, Dişhekimleri Odası, Eczacı Odası, Veteriner Hekimleri Odası, Adana BARO’su ve TMMOB İKK’nın güçbirliğinden oluştuğunu hatırlatan Panel Moderatörü Dt. Fatih Güler, “Şu an ADAMOB’un dönem sözcülüğünü Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan yapıyor. Bu panel kendisinin önerisi ile ortaya çıktı. Tabii bu paneli düzenleme kararı aldığımızda Rusya’nın uçağı düşmemişti. Enerjinin Türkiye’nin gündemine tamamen işgal edeceği aklımızda yoktu. Daha çok çevreyle olan ilişkisi üzerinden hareket etmiştik. Çukurova bölgemizde yapımı süren Termik Santraller, yeni başlayan projeler ve Nükleer Santral gündemimizdeydi. Rus uçağı düşünce görüldüki Türkiye’nin enerji problemi gerçekten çok büyük ve büyük oranda Rusyaya bağımlı durumdayız. Bu panelin çok verimli olacağını düşünüyor, katılımcı konuklara ve konuşmacılarımıza şimdiden çok teşekkür ediyorum” dedi.

YILMAZ, “YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINA AĞIRLIK VERİLMELİ”

Dünyada ve Türkiye’de hava ve çevre kirliliğinin insan ve toplum yaşamına olumsuz etkilerini azaltmak gerektiğini belirten TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mak. Müh. Şayende Yılmaz, “İklim değişikliğinin insan yaşamını tehdit eden kuraklıklar, orman yangınları, beklenmedik yüksek yağışlar ve su baskınları vb. olumsuz azaltmak, hızla artma eğilimindeki sıcaklık artışını, en çok 1.2 – 2 derece ile sınırlamak için enerji tüketiminde Fosil Yakıtların payını mutlaka radikal şekilde düşürmek gerekmektedir. İklimdeki bu değişiklikler; toplumsal sosyal ve ekonomik pek çok krizi de beraberinde getirmekte, su ve gıda krizleri, iklim göçleri, biyolojik çeşitliliğin azalması toplumsal sorunlara yol açmaktadır. Türkiye’de 2014 yılı elektrik üretiminin %48,7’sini doğalgaz olmak üzere üretimin %77,8’ini termik santrallerden karşılamıştır. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmanın en önemli yolu, yeni doğalgaz ve ithal kömür santrallerinin yapımına onay vermemektir. Enerji tüketiminde Fosil Yakıtların payının mutlaka düşürülmesi, başta enerji verimliliği olmak üzere rüzgar ve güneşe dayalı yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmelidir. Enerji planlamalarında ulusal ve kamusal çıkarlar korunmalı, toplumsal yararın arttırılması, yurttaşların ucuz, sürekli, güvenilir enerjiye kolaylıkla erişebilmesi, çevreye verilen zararların en asgariye indirilmesi hedeflenmelidir. Dağıtımdaki kaçaklarla birlikte %15 civarındaki kayıplar ve yer yer %50’nin üzerine çıkabilen enerji tasarrufu imkanları gözardı edilmemelidir. Sektörler bütünleşik kaynak planlaması yapmalı, yatırımlarında toplum yararı gözetmelidir. Tarımsal arazilere, ormanlara, sit alanlarına santral kurulmamalı, ÇED raporları ile birlikte toplumsal etki değerlendirme raporları hazırlanmalıdır” dedi.

HAMZAOĞLU, “ÇEVRE HAKKI, İNSAN HAKKIDIR”

Bu günkü koşullarda doğaya ve insan sağlığına zararlı olmayan hiçbir enerji kaynağı olmadığını, buna göre düşünmeli ve adımlar buna göre atılmalı diye konuşan Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, “Çevre hakkı, insan hakkıdır. Enerji kullanımında dünyaya baktığımızda her yerde aynı oranda enerji kullanılmıyor. Ülkeler kapitalist sistem içerisinde belirli bir guruplama dahilinde merkez kapitalistler enerjiyi bol kullanırken, bağımlı ülkeler enerjiyi fazla kullanamıyor. Ülkemizde 90’lı yıllarda çevre meselesinde genellikle bir tankerin denize bıraktığı atıklar, balıkların ölümü, atık suların renk değişimleri yada patlamalar gibi sorunlar çıktığında görülür olurdu. Son zamanlarda Nükleer Santral kazaları çevre ve enerjiyle ilgili tartışmaları gün yüzüne çıkardı” şeklinde konuştu.

ATAL, “ZEHİRLENEREK ÖLECEĞİZ”

Dünyanın az zamanı kaldığını ama Türk insanının daha az zamanı kaldığını söyleyen Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu Yürütme Kurulu Üyesi Av. İsmail Hakkı Atal, “Dünya yok olmadan Türkiye’de yaşayan insanlar zehirlenerek ölecek. Adana’da bir yılda iki defa iklim feleketi  yaşandı. Bir yağmurda kent sular altında kaldı, evleri su bastı. Halkımız yinede iklim felaketinin farkında değil” diye konuştu.

ÖZSOY, “PROJELER HUKUKSAL ESASLARA GÖRE YAPILMIYOR”

Termik santral projelerine ilişkin Türkiye’de yeterli denetimin yapılmadığını savunan Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu Başkanı Av. Ümit Arif Özsoy, “Hukuk devletinin tartışıldığı ortamda yargı denetimide bilimsel ve hukuki esaslara göre yapılmadığını, projelerin yargı denetiminden kaçırıldığını ve projelerdeki çevresel etki değerlendirmesi bilimsel esaslara göre yapılmıyor. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir dedi.

Panele katılan konukların merak ettiği soruların yanıtlanmasını ardından Moderatör Dt. Fatih Güler, konuşmacılara teşekkür plaketi verirken, Adana Tabip Odası Başkanı ve ADAMOB Dönem Sözcüsü Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan’da Dt. Fatih Güler’e teşekkür ederek plaketini verdi.