Biz kimsenin ırkını, mezhebini sormazdık.
Gençtik... "Nerelisin" bile demedik...
Anne adı, baba adı ne fark eder, biz, "Kardeşiz" dedik. Dayanışma içinde olduk. Bazen ekmeğimizi böldük, giydiğimiz gömlekleri değiştirdik, değişik renkte, desende gömlek giymenin keyfini yaşadık. Ama çıkar için, menfaat için hiç gömlek değiştirmedik.
Evlendik, çoluk çocuğa karıştık.
Komşularımız oldu. " Komşu komşunun külüne muhtaçtır" dedik, dayanışma içinde olduk.
Sormadık, Nerelisin, demedik, "Komşu" dedik, " Dost" dedik.
***
Bugünlerde ülkemizde yaşanan acı günleri hiç hak etmediğimizi, çocuklarımızın gözlerimizin önünde kara toprağa verilmesinin yüreklerimizi dağladığını biliyorum. Ölenle ölüyoruz, yaralananla yaralanıyoruz.
Neşemiz kaçtı..
Mutsuz olduk...
Umudumuzu karartmaya çalışıyorlar.
Bizi yaşamaktan onur duyduğumuz ülkemizde çaresizliğe ve umutsuzluğa sürüklemeye çalışıyorlar.
Bugün dünden daha fazla kenetlenmeliyiz.
Bizi bölerek, parçalayarak, soy, sop, ırk, renk, inanç kamplarına sokarak birbirimize düşman etmek isteyenlere inat barışı, kardeşliği savunmalıyız.
Teröre karşı, şiddete karşı tek yürek olurken, insanların doğum yerine ve rengine bakarak düşmanlığı körüklemek isteyenlerin oyunlarını boşa çıkarmalıyız.
Bu kötü günleri geride bırakacağız.
Aynı bayrak altında, insanlarımızın dilini, rengini, inancını sorgulamadığı demokratik, laik Türkiye'yi sabırla yeniden inşa edeceğiz.
Öğrenci iken öğrendiğimiz gibi yine kimsenin ırkını, mezhebini sormayacağız. Vatanımızda birlikte yaşayacağız...
Yaşasın barış...
Yaşasın kardeşlik...
Yaşasın ülkemiz...
Vatanımız...
Toprağımız...