Eski bir öğreti şöyle der:
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz…
Nehirler kendi suyunu içemez…
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez…
Güneş kendisi için ısıtmaz…
Ay kendisi için parlamaz…
Çiçekler kendileri için kokmaz…
Toprak kendisi için doğurmaz…
Rüzgar kendisi için esmez…
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz…
Doğanın anayasasında ilk madde şudur: Her şey birbiri için yaşar. Birbiri için yaşamak doğanın kanunudur…**
**Kaynak: Victor Frankl, İnsanın Anlam Arayışı
Hiç şüphesiz biz de bütünün ayrılmaz bir parçasıyız ve diğer her şey gibi bütünün varoluşuna katkı sağlamak bizim yadsınamaz görevimiz.
Uzunca bir süredir doğanın hakimiyetini elimize geçirdiğimizi ve tüm bilgiye sahip olduğumuzu düşünerek geriye kalan her şeyi kendi çıkarlarımız doğrultusunda kullandık. Ama 21. yüzyılda yani bilgelik çağındayız ve bir şeylerin ters gittiğini, bütüne sahip çıkmazsak varoluşumuzu sürdüremeyeceğimizin farkındayız.
Peki, gerçekten içtenlikle, gönül gözünle durup düşündün mü senin ‘bu dünyadaki varoluş amacın nedir’ diye? Hiç sordun mu kendine:
Yaşamın neyin peşinde gidiyor?
Sabahları seni yataktan ne kaldırıyor? (alarmın dışındaJ)
Dünyaya ve diğer insanlara nasıl bir etkin var?
Neleri yaptığında kendini tam ve bütün hissediyorsun?
Başkalarına destek olmak için neleri yaptığında hayatı daha anlamlı buluyorsun?
Mark Twain, “Hayatında iki önemli gün vardır; biri doğduğun gün, diğeri de neden doğduğunu keşfettiğin gün” diyor.
Bu dünyaya neden geldiğinizi yani yaşam amacınızı bir tek siz keşfedebilirsiniz. Bunun için doğru soruları sorma, açık yüreklilikle cevaplama ve bulduğunuz amaca ulaşmak için o ilk adımı atma cesaretini göstermeniz gerekmektedir.
Peki, hadi o zaman:
‘’Kendinize sizi yaşam amacınıza ulaştıracak güçlü bir soru soracak olsanız, bu soru ne olurdu?’’
Profesyonel Koç, ACC
Instagram\fatmaguneylacin