Çukurova Üniversitesinin yönetim şeklinde yaşanan olumsuzluklar sürekli olarak basında yer bulmuştur. Alper Akınoğlu döneminden başlayarak günümüze kadar gelen üniversitedeki yolsuzluklar ve hukuksuz uygulamalar bugün Adana Adliyesinin mahkemelerinde açılan davalarla kamuoyu önünde tartışılan üniversite olmanın temel taşlarını oluşturur.
ÇÜnün bu özelliğinden kurtulup saygın bir üniversite haline gelmesi adına her zaman iyi niyetli olarak beklentiler içine girip üniversiteyi kenttin kopuk bir hale dönüştürmekten kaçının diyerek akademisyenlere sürekli çağrıda bulunduk.
Elbette üretilen güzel şeylerin varlığı da söz konusuydu ÇÜde.
Ancak bunun pazarlanması, vitrinde teşhir edilmesi gerekiyordu.
ÇÜyü eni iyi 9.Türk Üniversitesi olarak listeye alındığına dair dün bir haber gazetemizin haber merkezine ulaşınca aklıma ilk gelen Rektör Mustafa Kibar ve onun yönetimi olmadı açıkçası.
Aklıma ilk gelen üniversitenin bu başarısında en büyük katkı sahibi olan isimler arasında Rektörlüğün Basın Danışmanı olan sevgili kardeşimiz Meral Kara Delen ile Balcalı Hastanesinin Basın Danışmanı olan Yavuz Yıldırmaz geldi aklıma.
Her ikisi de bana göre pırlanta gibi insanlar. Mesleklerini severek yapıyorlar ve ekibindeki arkadaşları ile oldukça başarılı işler çıkarıyorlar. Gerek Meral ile çalışan birbirinden kıymetli meslektaşım olan kardeşlerim gerekse de Yavuz ile birlikte emek veren kardeşlerim olsun, bütün arkadaşların bu başarıda emeklerinin olduklarını düşünüyorum.
Ve kendilerini özellikle basın ile üniversitenin arasında köprü oldukları için tebrik ediyorum.
Xx
Şubat ayında sormuştuk. Ne değişti? demiştik. Bir şey değişmemiş!
Bir şey değişecek, her şey değişecek diyerek seçilmişlerdi ama değişen bir şey olmadı!
Öncelikle yazıma bu cümle ile başlamak istiyorum. Şubat 2015te bir yazı kaleme alıp ASKİ marifeti ile basılarak dağıtılan Doğrusu isimli gazetenin tarihçesine değinip Sözlünün başkan olması ile bir şeyin değişmediğini söylemeye çalıştım.
Geldik Haziran 2015e. Şubat 2015ten sonra ikinci bir sayı gazete daha hazırlamış ASKİ. Bu gazetenin de adı yine Doğrusu. Gazeteyi baştan sona okudum. 16 sayfa basılmış, büyük boy gazete ebadında ve her sayfası renkli. Kaç adet basıldı bilemem. Önceki sayı 700 bin basılmıştı. Bu sayı sanırım 2 milyon basılmıştır. Çünkü 7 Haziran tarihinde seçim var ve gazetenin her sayfasında MHPnin sloganı var. Yani seçimde kullandığı slogan.
Gazetede yer alan slogan MHPnin sloganı ile birebir örtüşmüyor elbette. Küçük bir değişiklik yapılmış. MHPnin sloganı Bizimle yürü Adana olup, bu gazetede yer alan slogan Hizmete bizimle yürü Adana olmuş. Varın hesabını siz yapın.
Bütün bunlara gerek var mı?
Bizim ödediğimiz su paraları ile bu gazeteyi basarak dağıtmak, her tarafından Hüseyin Sözlünün resimlerin kullanarak reklam yapmak bir şeyin değişmesi ise inanan bana hiçbir şey değişmemiş.
Şubat ayındaki köşe yazımı aynen yayınlıyor ve bugün ile mukayese yapmanızı sağlayarak fazla söze gerek yok diyorum.
İşte Şubat ayındaki köşe yazım.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine Hüseyin Sözlü talip olduğunda seçim sloganı Bir şey değişecek, her şey değişecek' olarak belirlendi ve seçim meydanlarından Hüseyin Sözlü kendisinden önceki dönemlerde belediyenin iyi yönetilmediğini halka anlatıp oy istedi.
SİZLERİ BİRAZ GEÇMİŞ YILLARA GÖTÜRECEĞİZ
Günün koşullarını iyi değerlendiren Hüseyin Sözlü belediye başkanı seçildikten sonra kamuoyuna vermiş olduğu sözü hatırlayan Adanalılar çok şey değişecek' diyerek ümitlendiler. Lakin Adana'da değişen bir şey olmadı! Çukurova Metropol Gazetesi olarak bugün sizleri biraz geçmiş yıllara götürüp örneğiyle Adana'da bir şeylerin değişmediğini ortaya koymaya çalışacağız.
DURAK VE ALDIRMAZ'DA BU YOLU TERCİH ETTİ
Aytaç Durak ve Zihni Aldırmaz dönemlerinde ASKİ ve Altın Koza marifeti ile çıkarılan Gerçek ve Doğru Su Gazeteleri, belediyenin imkânlarıyla hazırlanıp ASKİ'nin abonelerine su faturaları ile birlikte gönderilirdi. Gerçek Gazetesi'nde Aytaç Durak gazetenin tüm sayfalarında kendisini ön plana çıkaran haberlere ve fotoğraflara yer verilmesini sağlardı. Zihni Aldırmaz'da tıpkı uzun yıllar danışmanlığını yaptığı Aytaç Ağabeyi gibi Doğru Su Gazetesi'ni yayınlatıp ağabeyini örnek alarak' bu kez kendi fotoğraflarını ve çalışmalarını Adanalılara zoraki okutmanın yöntemini seçerdi.
700 BİN BASILMIŞ!
Bu konuya ait iki ayrı gazeteyi bugün manşetimizden yayınlamak ihtiyacı duyduk. Çünkü Hüseyin Sözlü'de Aytaç ve Zihni Ağabeyleri gibi onların yolundan yürümeyi tercih etti ve sayısı 700 bine yaklaşan bir trajla yeni dönem Doğru Su Gazetesi'ni birinci hamur kağıda bastırıp aynı yöntemlerle abonelerine gönderme ihtiyacı duydu. Bu kez Doğru Su Gazetesi'nde yer alan fotoğraflar Hüseyin Sözlü'ye aitti ve onun bir ay boyunca basında çıkan haberlerinin yeniden tekrarlanması şeklinde bir gazete hazırlanmıştı.
HANİ DAHA FAZLA TRAJINIZ VARDI?
Adana'daki yerel gazetelerin trijlarının azlığını ortaya koyarak Benim sosyal medyadaki takipçilerimin sayısı sizin sattığınız gazetelerden daha fazladır ve bunlar daha etkilidir' diyerek yerel gazetelere ve gazeteciliğe farklı bir şekilde bakan Başkan Hüseyin Sözlü'yü kimler nasıl ikna ettiler bilinmez ama Hüseyin Sözlü yazılı basına ihtiyaç duyup kendisini belediye imkânları ile' halka anlatma ihtiyacı duydu. Oysa ki Sözlü'nün sosyal medyasındaki takipçileri basılan ve ücretsiz zorunlu olarak su abonelerine dağıtılan Doğru Su Gazetesi'nin tirajından daha fazlaydı!
BU SORULARI SORMAK HAKKIMIZ
Şimdi soruyoruz. Bu kadar iletişim araçlarının çeşidinin fazlalaştığı ve Başkan Hüseyin Sözlü'nün sosyal medyadaki takipçilerinin gazetelerin trajlarından çok daha fazla olduğu bir ortamda bu gazetenin hazırlanarak halka ulaştırılmasının altında yatan nedir? Bu gazetenin masrafları bu ASKİ'ye su ücreti yatıran insanlardan mı çıkmıştır? Reklam içerikli bu gazetenin kime ne faydası vardır? Adanalının bilmesi gereken konularda Büyükşehir Belediyesi'nin basın bürosunun günlerce yaptığı bültenlerin gazetelerde ve iletişim araçlarında yayınlanmasının faydası yetersiz mi kalmıştır ki böyle bir gazetenin çıkarılması uygun görülmüştür? Belediye meclis üyeleri şimdileri niçin susarlar?