Belki bizim bu sözümüzden alınganlık gösterip bize de hadi oradan' diyecek isimler çıkabilir. Şehrin çivisinin çıktığını ilk defa söylemiyoruz elbette.
İyi niyet besleyerek bu kenti düzeltmekle mükellef olanlar bir yerden başladık' diyebilirler.
Hatta ülkenin çivisi çıkmış, bu şehrin çivisi çıksa çok mu?' diyenler de olabilir. Lakin biz kentimizden sorumlu olduğumuz için öncelikle bu kentin ali menfaatlerini gözetmek durumundayız.
1992 yılından bu güne kadar sürekli köşe yazısı yazan bu kentin bir gazetecisi olarak gelenin gideni arattığı günleri yaşayarak buralara kadar geldik. Hısım akrabalarıyla başlayan güzellikleri sunmayı' adet haline getirenlerin sonralarında taraf ve etraflarını doyurma, onları mutlu etme adına ortaya koydukları gelişmeleri yakından izleyerek geldik bu günlere.
Gazetelerin haberinde yazdığımız köşe yazılarında çivisi çıkan şehre birilerinin sahiplenmesini isteyerek bir ömür tükettik.
Gelinen nokta... Kocaman bir hiç...
Siyasette yerimizde saydık, ekonomide yok olduk bittik. Merkezi hükümetin gözünde Adana mı!' diye başlayan cümleler ile konuşulan şehir olduk. Ulusal gündemde ise hep kötü haberler ile anılır olduk.
Mehdi aradık bazen. Kurtarıcı bekledik. Gelecek, geldi derken yine döndük başa...
Yerel seçimlerde siyasi partilerden aday olan isimlere bakılan bakış açısından tutun da Ankara'daki parti yöneticilerine varana değin, ötelenen bir kent olduk vesselam.
Birileri zengin oldu. Parasının hesabını bilmeyen insanlar türedi. Siyasi ikballeriyle rantı birleştiren aç gözlüler çıktı ortaya.
Arkası arkasına yapılan operasyonlar ile sarsıldık. Güçlünün güçsüzü ezdiği, kentin rantının birileri tarafından kasalarına doldurulduğu kent olduk.
Bütün olumsuzlukları ise yaşayan gariban Adanalı oldu. Onlar da olup bitenleri sadece seyretmekle yetindi.
İlçe belediyelerinde imparatorluklarını kuranlar, yetinmeyerek Anakent'e sıçradı. Anakent Belediyesi'ni çiftlik gibi yöneten, dün başkalarına kulluk edenlerin bugün yeni kulluk edecekleri kişileri bularak mutlu olduğu bir kent olduk.
Tarihin sayfalarını karıştırınca bizlerin ne kadar haklı tespitlerde bulunduğuna sanırım okuyucularımız karar vereceklerdir.
Basının da bütün bu kirlilikte, olumsuzlukta elbette katkısı oldu.
Ben yemeyeceğim, yedirmeyeceğim' diyerek yola çıkanların kendilerine sıra gelmediği için böyle söylediklerini, kendilerine yeme imkanı gelince yılların vermiş olduğu açlık ile kuzu dolmasına sarıldıklarını gördük.
Kim üzerine alınır ise alınsın, her dönem yeni hırsızlar ve arsızlar çıktı bu kentte.
Eskiyi mum ile aratacak yeni hırsızlar ile kuşatılan Adana'da yeni bir dönem başlayacak diyerek ne zaman umutlandık ki ortaya bu kez simsarlar çıkmaya başladı. Rantın paylaşımında deneyimli bu simsarlar bu kez rantın bir kenarından tutup ortak oldular.
Belki bir gün aklanıp yeniden dirilip bu kentin gazetecileri olarak bizler çok şükür geçmiş geride kaldı' diyeceğimiz günler gelecektir ama sanırım bu günleri bizim kuşağımız göremeyecek.
Çekilen fotoğraf karesine baktıkça, karenin içinde yer alan tıknaz, enine büyümüş, boynu kalınlaşmış, puro için adam müsvettelerinin bu kenti nasıl söğüçlediklerini gördükçe inanın kahrolmamak elde değil.
Son gelişmelere dilerseniz birlikte bakalım ve Adana'yı kısa anlamda bir tahlil edelim.
Bu kentin belediye başkan adaylarının belirlenmesine dahi kilitlediler. Bu kentin adayı yapılacak isimleri açıklamakta zorlanan siyasi partiler en az zararsız insanı nasıl buluruz' diyerek günlerce kafalarını kuma gömmeye başlamadılar mı?
Bu kentin siyaset yapmak için yola çıkan dürüst insanlarına bir şekilde kara leke sürüp onu damalı hayvan gibi bir kenara itmeye çalışan kokuşmuş siyasetçilerle bu günlere kadar gelmedik mi?
Şehrin vergi rekortmeni olan bir insanın ne olur adımı açıklamayın' diyerek korktuğu günleri yaşamadık mı?
Cezaevlerine konulan, ellerine kelepçe vurulup ben cezaevine gider isem arkasını siz düşünün. Bir konuşursam....' Diyen insanları görmedik mi?
Akçeli işlerin altından çıkan siyasi simsarların bugün belediyeleri kuşattıklarını yaşamıyor muyuz?
Para peşinde koşan ve isimleri değişik ortamlarda süfli işlerle anılan kişilerin bugün beyefendi diye anıldıklarını görmüyor musunuz? Yaşamıyor musunuz?
Yeni mehdilerin gelmesini mi bekleyeceğiz.
Bu kirlilik ne zaman ve nasıl sona erecek?
Dün 1 liranın hesabını sorarım. Kimsede tüyü bitmemişin hakkı kalmaz' diyerek iddialı konuşan insanların bugün seslerini çıkaramayacak kadar kirlendiklerini, kirliliğin içinde yüzdüklerini görmüyor musunuz?
Kurtarıcı mı bekliyorsunuz?
Zor biraz...
Biz böyle olduğumuz sürece bize palan vuran çok olur...
Adananın kötü gidişatını kimsenin düzeltmek gibi de bir gayreti yok bu arada onu da fırsat gelmiş iken söyleyeyim.
Dünün eşeksırtında yolculuk edenleri bugün milyarlık araçlarla bu Adana'nın karışık trafiğinde sizler dolmuş bekler iken yanınızdan geçmiyorlar mı?
Çok ümitlenmiştik bu kentin düzeleceğine dair, yeniden eski günlerine kavuşacağına dair.
Sanırım bir kez daha yanılmışız.
Eşeğe altın semer de vursan eşek eşektir...
Fazla söze gerek yok sanırım.
Yine içinizi karartıp size güzel cümlelerle bir yazı sunamadım. Ne yapalım eldeki malzeme bu...
Bu malzemeden ancak bu kadar kumaş çıkıyor.
Kalın sağlıcakla.