Elin oğlu gider Mersine, biz gideriz tersine
Garip bir ülkede yaşıyoruz vesselam. Ne söylesek, ne yazmış olsak az gibi geliyor bana.
Bugün sizlere benim aklımın almadığı bir uygulamadan söz edip yukarıda söylediğim gibi tersine nasıl gittiğimizi izah etmeye çalışacağım.
Yüreğir Aksantaş Toki Konutlarının yapıldığı alanda bu konutlarda oturan insanların ve bölge halkının ihtiyacını karşılamak üzere TOKİ tarafından bu konutların hemen yanına bir de okul yapıldı.
Bu okulun adı da bir şehidimizin ismini taşıyor.
Şehit Abdullah Aydın Anadolu Lisesi
TOKİ, bu okulu yapar iken okul duvarını yaklaşık 1 metre 20 cm olarak belirleyip böyle inşa etti. Okulun duvarının yüksek olmayıp bu şekilde yapılması sanırım AB yasalarına uygunluk anlamında inşa edilen ve TOKİnin ülke genelindeki tüm projelerinde uygulanan bir yöntemdi.
3 yıl boyunca okulun çevre duvarı TOKİnin yaptığı şekilde kaldı ve bu şekilde eğitim ve öğretim verildi. Okul dışından baktığınızda okulu görebilecek şekilde yapılan bu duvar tıpkı çevre duvarı olmayan açık parklar gibi göze hoş gelen bir özelliği taşıyordu.
Sonra ne olduysa okul idaresi bir karar alarak sanırsam konunun özünde güvenlik gerekçe gösterilerek okulun duvarı önce yükseltildi. 1,5 metre ek yükseklik ile briketle örülen okul duvarının üzerine bir de tıpkı cezaevlerinde olduğu üzere dikenli telle çevrildi.
Dışarıdan baktığınızda okulun duvarının üzerindeki dikenli telleri görürseniz tıpkı Yaklaşmayınız, askeri bölge, Yasaklı bölge gibi ibarelerin yazılı olduğu tehlikeli bölgeleri andırır şekilde.
AB uyum yasalarına uymak noktasında eğitim ve öğretimde özgürlük getiren eğitim sisteminde cezaevini andıran okul duvarları ile öğrencileri ve okulları kuşatmak ne derece doğru bilmiyorum ama her gün bu tel örgüleri gördüğümde TOKİ okul duvarlarını inşa ederken neyi düşündü? Bu okul yönetimi neyi düşündü? diyerek kendime soruyor ve yanıtını bulamıyorum.
Elbette okul duvarının bu şekilde olması beni çok rahatsız etmiyor. Ama burada okuyan, öğrenim gören öğrencilerin yerine kendimi koyuyorum. Cezaevi gibi bir okul bahçesinde hapis olmak gibi bir duyguyla çocukların eğitim gördüklerini düşünüyorum.
Şimdi sayın yetkililer bana yapılan uygulama yasal, izin alınarak yapılmıştır diyebilirler. Buna itirazım yok elbette. Yasal olmasa zaten okulu cezaevine benzetmezler.
Lakin okuldaki çocukları dışarıya göndermeye, dışardaki insanları okula nizam ve intizamlı şekilde almaya cesaret edemeyenlerin kendilerini ve okullarını garantiye alma adına okulu cezaevine çevirmelerini de çok kabul etmiyorum.
Adı üzerinde yönetmek
Önemli olan cezaevi duvarları ve tel örgüsü çekmeden okulda ve çevrede yönetim sağlamaktır. Yoksa
Yaparsınız tel ve dikenli örgülü duvarı. Kapıya bir de güvenlikçi koyarsınız.
Böyle yöneticiliğe can kurban
Yetkili mercilere buradan sormuş olalım. Bu görüntü çok hoş mu?