Önceki gün Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağlı basın bürosundan bir açıklama gönderildi.
Açıklamanın içeriğinde Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlünün öğretmenleri 1 lira 50 kuruştan şehir içindeki ulaşım araçlarıyla taşıyacağı müjdeleniyordu.
Haberin içeriği aynen şöyleydi.
Öğrenciler için otobüslerde ve raylı sistemde toplu taşıma ücretini 1 liraya indiren Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, şimdi de öğretmenlerin ödediği ücrette indirim yaptı. Öğretmenler, 2 Şubat 2015'ten itibaren şehir içinde otobüslerde ve metroda 1 buçuk lira ödeyecek.
Öğrencilere yapılan indirimden sonra şimdi de öğretmenlere indirim yapıldı.
Buraya kadar her şey güzel
Kimsenin de fazlaca sözü yok diye düşünüyordum ki dün asgari ücret alarak bir aylık sigortası dahi yatmayan Sayın Hüseyin Sözlüye de seçimlerde oy vermiş olan bir arkadaşım aradı beni.
Habere dikkat çekip aynen şu cümleleri kullandı.
Hüseyin Sözlü indirim yaparak öğretmenleri indirimli taşıma kararı almış. Bu şehirde asgari ücretle geçiniyorum. İki çocuğum var ve onları da okutuyorum. Eşim çalışmıyor. Elime geçen para 950 lira. Onun da yarısını bir diğer yarısını bir alıyorum. Çünkü özel şirkette çalışıyorum. Mesai saati diye de bir şey yok. Ben 950 lira maaş alan bir işçiyim. Öğretmenlerin en az alanı 2 bin lira maaş alıyor. Ek ders ve diğer ücretlerle yani hafta sonunda açılan kurs ücretleri ile 3 bin lira maaş alanlar var. Allah daha çok versin. Kimsenin maaşında gözümüz yok. Lakin biz asgari ücret alanlara indirim yapmayan ve dolmuş ücretlerini artıran Hüseyin Sözlü, öğretmenlerin ücretlerinde indirim yapıyor. Bu nasıl adalet? Ağzını açsa fakir guraba edebiyatı yapar. Elini vicdanına koysun. Asgari ücretle evine ekmek parasını zor götürenler öğretmenlerden daha yüksek ücretle dolmuşa binsin. Sonra da hak, hukuk, adalet diye başlayan cümleler kursunlar. Bunun için oy vermedik biz!
Bu cümleler karşısında ne yanıt vereceğimi şaşırdım. Aslında yanıt verecek, Hüseyin Sözlüyü de savunacak kişi ben olmadığım için haklısın diyerek sözlerini onaylamak durumunda kaldım.
Bu asgari ücretle evine zor ekmek götüren arkadaşımızın bir diğer tespiti daha vardı. Onu da unutmadan söylemek istiyorum. O tespitler de aynen şöyleydi.
Benim evin Yüreğirde. Çalıştığım yer Mersin yolunda. Günde iki dolmuş ile işime gidip, iki dolmuş ile evime dönüyorum. Yani 4 dolmuş yapıyorum. Öğretmenlerin çoğunun okulu ile evinin arası 100 metre. Çünkü okullarına yakın ev tutuyorlar ve ev sahibi oluyorlar. Veya bir şekilde evlerine yakın okullara tayin yaptırıyorlar. Benim öyle bir imkanım da yok
Doğru söze ne denir?
Ben de onu yaptım.
Konunun muhataplarına bu emekçi kardeşimin sesini de duyurmak istedim.
İnşallah duyarlar ve haklı olup olmadığını da bana iletir iseler bu yanıt haklarını kullandırmış olurum.