Hatalar insanlar içindir. Hatadan dönmek de erdemliliktir ve yine insan içindir. Birine göre hata olan, diğerine göre hata olmayabilir. Böyle bir dünyada yaşıyoruz.
Lezzet Festivali’nin son yıllardaki organizasyonda meydana gelen aksaklıkları bir gazeteci olarak dilimizin döndüğünce dile getirip festivalin daha anlamlı hale gelmesi adına üzerimize düşen görevi yapmaya çalıştık. Bundan sonra da festival devam ettiği sürece yapacağız.
Festivalin organizasyonda yer alanlar, festivale katkı koyan odalar ve belediyeler oturup bir karar alıyor. Aldıkları kararların arkasından gelecek olan eleştirileri hiç dikkate almadan ‘biz para veriyorsak kararı biz veririz’ moduyla hareket etmeyi de ihmal etmiyorlar.
Ama unuttukları bir şey var. Verdikleri paranın kendi ceplerinden çıkmayıp belediye ise insanların ödedikleri vergilerden ve kişi başına belediyelere gelen paylardan toplanan para, oda ise üyelerin aidatlarından gelen para ile bu festivalin bütçesini temin ettiklerini hiç düşünmezler.
Düşünseler de dikkate alıp mahcubiyet hissetmezler.
Lezzet Festivalinin tanıtımı için oturup karar vermişler ve İstanbul’a uçup orada bir tanıtım toplantısı gerçekleştirelim demişler.
İstanbul’a ‘hatırlı’ insanları davet ederek ekran yüzü olan kişileri de toplantıda buluşturup ‘yemişler, içmişler’ Afiyet bal şeker olsun.
Masanın etrafında toplanan kent adına karar alanlar yine felekten bir gün çalmışlar. Televizyon mikrofonlarına duygularını anlatmışlar. Belirli aralıklarla parasını ödeyerek çıktıkları ekranların ekran yüzleriyle fotoğraf çektirip yönettikleri idarelerin sosyal medya hesaplarından da bunları yayınlamışlar.
Dikkatle takip ettim. O toplantılara katılanların kimlerle nasıl bir ortamda yer aldıklarına. Allah muhabbetlerini artırsın herkesin.
Peki, o tür etkinliklerin tanıtını Adana’da yaparsanız kıyamet mi kopar? Adana’da yapacağınız toplantılar gazetelerde ve televizyonlarda yer almaz mı? Bugüne kadar hep yaptığınız toplantıyı İstanbul basını ile mi yaptınız? Başınız sıkıştığında kapısını aşındırdığınız yerel basını böylesine önemli bir festival öncesinde ayrıştırmanız doğru mu?
Adana’nın festivalini İstanbul’da tanıtıyorsunuz. Doğru bir adres mi? Bu sevda nereden kaynaklıyor?
Hoş, bu sevda ilk kez sizde oluşmadı. Daha önce Altın Koza Festivali’nde, Portakal Çiçeği Festivali’nde aynı tavrı sergilediniz. O tarihte sizi uyaran yerel basındaki arkadaşların ifadelerini de hiç ama hiç dinlemeden kararlarınızı yine bildiğiniz gibi yaptınız.
Şimdi bir soru yöneltiyorum başta organizede yer alan arkadaşlara olmak üzere. Sahi, bu tanıtım için kaç lira para harcadınız? Bu para cebinizden mi çıktı? Hiç tasarrufa gitmeyi düşünüp Adana’nın festivalinin Adana’da tanıtımının yapılmasını aklınıza getiremediniz mi?
Ne oldu yani İstanbul’da tanıtınca Adana’ya akın akın insanlar mı geldi veya gelecek?
Şimdi biliyorum o toplantı için İstanbul’a uçanlar hep bir ağızdan itiraz edecekler. Eleştirilmeye hiç ama hiç gelemezler!
Öyle ya, her gün iki defa birbirinin elini sıkmak ve öpüşmek zorunda kalan bu arkadaşlara hiç ama hiç sitem etmeyeceksiniz. Eleştirmeyeceksiniz.
Bizim öyle bir kaygımız yok, görevimizi yapmış olalım. Şahsım adına İstanbul’daki tanıtımı doğru bulmuyorum. İstanbul’daki tüm gazetelerin ve televizyonların Adana’da temsilcileri var. Büroları olanlar var, ajanslardan haber temin edenler var.
Ben buradan bu toplantıyı görünce bir öneride bulunacağım. İstanbul’da Lezzet Festivali’nin tanıtımını yapan tüm zevat, bundan sonraki toplantılara yerel basındaki arkadaşları davet etmesinler. Bu kadar dostluk kurmuşlar. Tüm toplantılarına bu arkadaşları davet ederek meramlarını onlara anlatsınlar artık…
Yapmazlar, yapamazlar.
Diyecekleri söz ‘siz başkasınız, onlar başka!’ olur.
Değiliz işte. O zaman herkese eşit mesafede olun. Dertlendiğiniz iktidar medyası, muhalefet medyası serzenişini kendiniz yapıyorsunuz. Söylediğiniz ile yaptıklarını birbirini tutmuyor. Basın kuruluşları arasında ayrımcılık yapmanın da bir anlamı yok. Bu hiç ama hiç iyi görüntü değil.
Bizim yaptığımız bu eleştiriyi meslek örgütümüz olan ÇGC’nin yapması gerekmez mi? Gerekir. Yapabilir mi? Asla yapamaz. Çekinirler, bilmem kimi karşımıza almamıza gerek yok yaklaşımında bulunurlar.
Belki de bu eleştiriyi yapan birkaç meslektaş kalabiliriz. Hiç önemli değil. Kral çıplak demesini biliriz, biliyoruz. Gerisi de hikaye…
Merak ettim, akşamda iki tek kadeh attınız mı?