Ülkenin içinde bulunduğu koşulların oluşturduğu çıkmaz her gün biraz daha büyürken, yurttaşın tepkisinin göstergesi olarak bilinir “iktidardan” kopuşlar!
Bir umut olsun, gelecek kaygısını çözsün diye desteklenen partinin, verdiği sözleri yerine getirmediğinin daha da yaşam alanlarını boğduğunun göstergesidir haklı olarak kopuşlar.
Nasıl beş yıl boyunca “yönetsin” diye desteklenmişse, “artık yeter” deme hakkı da var yurttaşın!
Umut saydığı, geleceği iyileştireceğine inandığı bir başka partinin de “yönetmesini” isteme özgürlüğü vardır doğal olarak! Toplu istifalar olacak, bir başka partiye toplu katılmalar olacak; hepsi hoş!
***
Üzerinde duracağım konu başka…
Tanık olunmuştur; öyle sözler edilir, öyle suçlamalar getirilir, öyle zıvanadan çıkılır ki; sonra bir anda ya da bir günde neler olduysa, ağız dolusu salya saçanlar, duvarlarına çamur sıvayanlar, yollarına dikenli çalılar/ cam kırıkları yayanlar, sanki bir şey olmamış gibi “kir” saçtıkları yerde kendilerine yer bulurlar!
Tamam, “ağzı olan konuşacak” da, bu denlisi hoş değil!
Haydi diyelim “ağzı olan” konuştu, kirini/ pasını orta yere saçtı da; bu kiri/ pası karşılayanların düşünmesi/ sorması gerekmiyor mu, daha düne değin dediklerini sormuyor mu, yıllarını “o düşünceye” verenleri üzeceklerinin/ kıracaklarının bilincinde değiller mi?
Öyleyse çok yazık!
***
Şu sözlere bakalım:
“Üç beş soylu çapulcu gelmiş havlıyor!” Dışarıdan gelen Araplara hakaret eden çapulcu sürüsü…” “Arapça Türkiye’nin acil şekilde İngilizcenin yerine geçmesi gereken dildir!” “Suriyeliler, bu ülkenin bir parçasıdır, onu ufak beyninize sokun!”
Bu sözleri söyleyen Anadolu Arapları Derneği Genel Başkanı Ömer Uçak’ın. Uçak, geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir törenle CHP’ye geçti, rozet takıldı!
Gelene kim diye bakmayacaksınız, düne değin dediklerini araştırma/ bilme gereği duymayacaksınız, “İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel/ Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir/ Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel” der gibi Mevlanacılık oynayacaksınız; öyle değil!
***
CHP’nin bir tüzüğü, bir izlencesi var ki, Bolu Belediye Başkanını uyarmak yerine bir yıl partiden uzaklaştırdınız! Peki, bu yurdun yurttaşlarını her fırsatta aşağılayan, sanki ülkede bir Arap düşmanlığı varmış gibi davranan, bu ülkeye sığınmacı olarak gelenleri “sahibi” diye dillendiren birinin partiye alınması, üstelik törenle “rozet” takılması umursanmayacak bir olgu değil!
Biliyor musunuz, bir seçime giderken en büyük haksızlığı bu partiye emek verenlere yaparsınız; üzersiniz, sandıktan uzaklaştırırsınız, küstürürsünüz!
151122