Yaşamak zorlaşıyor… İnsanının yaşamını sürdürmek için beslenmek, temel gereksinmelerini sağlamak, gerektiğinde dinlenmek zorunda olduğunun savsaklanması bunun baş nedeni…
Bunların hepsini birden yapmak toplumun büyük çoğunluğu için olanaksız; et tüketemiyor, süt/ yumurta alamıyor, mevsimsel ürünlere yetişemiyor! İçlerinden birini tam alsa diğerinden hiçbirine ulaşamıyor, hepsinden almak istese kiminden yarım kilo, kiminden çeyrek, kiminden daha az almak zorunda!
Hepsi tadımlık!
Peki, bu insanların yaşamları nasıl sürecek beslenmeden, doymadan, dinlenmeden?
“Sabredin, bugün açsak yarın doyarız” diyenler doğruyu söylemiyor; kanmaya alışkın oldukları için kandırmayı yeğliyorlar!
***
Bir insanın yaşamı kaç yıl ki?
Beş yaşında çocuklar katlediliyor, gençlik yıllarını yaşayamadan cımbızla aramızdan alınarak kıyılıyor, açlıkla/ doyumsuzla sınanıp kör kuyularda bırakılıyorlar; bilmiyorum yaşamın kaç yıl olduğunu…
Ancak doyumsuzlarım/ yedikçe doymayanların/ insanı açlığa zorlayanların/ orantısız güçlerini kullananların daha çok yaşadıklarını görüyorum! İnsanlığa, doğaya, dünyaya, çevreye zarar vermek için güçlerini kullanan kim varsa daha çok yaşıyor biliyorum!Bu acımasızlık!
***
“Bir kişi çıkıp da enflasyonun altında ezildiğinden söz edemez” deniyor ya! Bu sözün her yinelenişinde ya da herhangi bir olayla birlikte anımsayışımda; çocuklarıma, okul önlerinde gördüğüm geleceğe aday olan öğrencilere “bunlar bizi yönetiyor, ekonomimiz bunların ellerinde” demekten utanıyorum!
Hepsini bir yana bırakın, pazardan taneyle yarısı çürük sebzeler ya da meyveler seçen bir katmanın olduğunu bilmiyor olmalılar; sobasız, pencere camsız, ekmeksiz evde üşüyenleri demiyorum bile!
Bir emeklinin, bir asgari ücretlinin eline geçeni kendi kasalarından vermişler, yurttaşı kendileri doyurmuşlar, yokluklarında varlıklarına neden olmuşlar gibi davranıyorlar ya; gözlerimi yumuyorum!
***
Sabah, daha yılın başında beş kiloluk bidonu dolduranların birçoğunun “uzattıkları para” kadar istemeleri toplumun son bir yılda nereden/ nereye gelindiğini gösteriyordu!
Toplumun büyük katmanı gerektiğince değil, bir zaman bir bakanın “bir kilo almayın çeyrek alın, domatesi taneyle alın” dediği gibi yaşamaya başladı bile; bunu başardıkları için kutluyorum “iktidarı!”
Peki bu insanlar yaşadıklarını ne zaman anlayacaklar ne zaman yaşamın tadını alacakları ne zaman sevdikleriyle sarılabilecekler; böyle tadımlık beslenerek mi?
İnsanın tadımlık yaşatmasını çözecek kim; kendini göstersin artık!
231122