Her akşam, “insanların kafalarını” bulandırmak için “aynı saat” dolaylarında açıklanan “corona virüs güncel olgu tablosu” konusuna uzun süredir değinmiyorum!
Nasıl değineceksiniz ki?
Sanki yurttaşın konusu “aşı/ sosyal aralık/ temizlik” ya da “olgu tablosu”…
Sınıf öğretmeni, olmasa sınıf “temizlik kolu” haftada en az bir kez tırnakları/ temiz mendilleri kontrol ederdi; uymayanlar bir ders ya da bir gün sonrası için uyarılırdı!
Bizim sokağın/ toplumun çoğunda “temizlik” duygusu varlığını koruduğunu düşünüyorum!
O kendini bilmez bir/ kaç nüfusu saymazsak eğer temizlikmiş, sosyal aralıkmış genlerimizde var!
Üzerine özellikle bastırılan, birçok kez “gözdağı” boyutunu ulaşan, özgürlüklerin kısıtlanmasını gündeme getiren, “bilen dünyasının” aklını yerinden oynatacak denli “doymayanların” ağızlarını şapırdatan “aşı” konusu bambaşka…
On tane “bilen insana” sorsanız, “en az” üç/ dört ayrı görüşün oluşacağına tanık olmak olası…
Peki, yurttaş kimi dinlemeli?
***
Bilindiği gibi, aradan iki yılı aşkın zaman geçmesine karşın, corona virüsün nereden/ nasıl oluştuğu konusu karanlıktan kurtulamadı!
Çin denildi, Afrika denildi, Güney Amerika denildi; hepsi aklı topaç gibi döndürerek algı oluşturma eylemi…
Virüsün, “aşı” kullanılarak “mutasyona” uğrayacağını “öngöremeyen” bilim insanının olduğunu düşünemem. Şu an yüzlerce “mutasyondan” söz ediliyor.
Mutasyon virüsün genel yapısındaki değişikliklerdir. Varyant ise mutasyonla gelişen yeni virüse verilen ad…
Bu gelişmelerden rahatsız olmayan kim; hergün onbinlerce olgu, onlarca yaşamını yitirenler…
***
Delta’yı, Alfa’yı, Beta’yı, Gamma’yı o denli değil ama, Omicron konusunda “ilk günden” bu yana yazılan/ anlatılan birbirinden ayrı “araştırma sonucu” olduğu ileri sürülen onlarca “bilen isimlerden” sözler duyduk!
Omicron’un corona virüsün son halkası olduğunu, bitireceğini, çok çabuk yayıldığını, etkisinin öncekiler gibi olmadığını, gribin bir üst semptomu (belirtisi) olduğunu belirten onlarca söz söylendi!
Diğerlerinin sözlerini bir yana bırakalım, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dedikleri şöyle:
“Salgının önceki dönemlerinde daha az sayıda vaka ile daha yüksek hastaneye yatışlar görüyorduk. Omicron varyantı salgının tehlikesini azaltacağa benziyor. Bu durumu ümitle bekliyoruz. Bunun yanında tedbirlerimizi almaya devam ediyoruz.
***
Yurttaşa sakın kızmayın…
Başta “aşı” denildi, ardından “ikinci aşı” denildi, sonrasında “üçüncü aşı” denildi; aşının kaç da duracağı belli değil!
Yurttaşa yaşamını nasıl sürdürdüğü, nasıl beslendiği, bu zorlu kış aylarında nasıl ısındığı, yüksek elektrik/ doğalgaz faturalarını nasıl ödediği, temel gereksinmelerini nasıl karşıladığı sorulmadan “aşı yaptırdın mı” diye sormanın anlamı “virüs korkusu” olmalı…
Sanki corona virüsün mutasyona uğramasının, varyantlara dönüşmesinin “baş nedeni” yurttaş…
Geçimi yerinde/ az nüfusla büyük alanlarda “canlarını karantinaya” alanlar, dar alanda “çok nüfusla” yaşayan/ beslenemeyen/ doyamayan yurttaştan “anlayış” bekliyor olmalı…
Mutasyonların da, varyantların da, virüsün başkalaşmasının da “nedeni” olarak birçok bilim insanının “aşı sektörünü” göstermesi unutulmasın; buna ek olarak, dünyada “korku çemberi” oluşturan, “aşı” varlığından dolayı yaşam çıtalarını yükseltmeye çalışanların “yurttaş” kaygısı olmadığı da açık!
ABD’de, iri beyinli yüksek memelilerden primatlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, Omicron varyantını hedef almak için geliştirilen özel Covid-19 aşılarının bir yararı olmayacağı öne sürülüyor.
Bakan Koca’nın da “Omicron varyantı salgının tehlikesini azaltacağı” yönünde açıklaması belleklerde…
Yurttaş gerçekten neye inanmalı?
Yeni aşı çalışmalarının Omicron’a etkisi olmadığına mı, yoksa varyantın salgın tehlikesini azalttığına mı?
Sokağı, pazarı, marketi bilenler şunu açık biçimde biliyor: yurttaşın umurunda olan “alım gücü”, yanmayan lambası, çalışmayan kombisi, dolmayan araç deposu, ısınmayan odası, boş tenceresi, gülmesine gölge düşmüş ailesi…
Söz karmaşasını bırakın; yurttaştan haberiniz var mı?
070222