Akıllı, uslu, yaşından olgun düşünen ve davranan çocuklar aileleri ve çevreleri tarafından takdir ve onay görebilirler. Ancak yaramazlık yapamadan, çocukluklarını yaşayamadan büyüyen bu çocuklar, birer yetişkin olduklarında içlerinde gizlenen, bastırılan ve susturulan çocuk, hapisten kaçar. Öyle bir yaramazlık yapar ki kendisi dahil herkesi şaşkınlık içinde bırakır. Bu yaramazlık toplumsal, dini, ahlaki değerlerine aykırı yasak-imkânsız bir ilişki olabilir. Bu uğurda işini, yuvasını, çoluk çocuğunu terk ederek herkesi şaşkınlık içinde bırakabilir.
Yaramazlık bazen şans oyunları-kumar oynamaktır. Yaramazlık bazen kontrolsüz alkol almak ve alkollüyken gerçekte hiç yapmayacağı şeyleri yapmaktır. O kadar çok alkol almıştır ki cebindeki tüm parayı dağıtmış, hiç tanımadığı kişilerin hesabını ödemiş, kavga-küfürler etmiştir. Hiç hatırlamadığı bu şeyler ona anlatıldığında suçluluk ve utanç duygusu ile içindeki çocuğu ezer. Bir süre uzak kalır. Ancak ezilen küçük, hapishaneden kaçmak için fırsat kollar. Kısır döngü tekrar başlar.
Bazıları her gün düzenli alkol alır. Çünkü içindeki küçük çocuk, sadece alkol alınca kendini ifade edebilmektedir. Gündüz halim-selim, karıncayı incitmeyen kişinin içinden gece kurt adam çıkabilir. Bastırılmış bütün duyguları; üzüntü, öfke, nefret olanca şiddetiyle dışarı akar. Alkol, kumar, çekilen gizli krediler, borçlar ailesini kaybetmesine yol açabilir.
Oyun oynamanın, yaramazlık yapmanın sadece küçüklere mahsus olduğu sanılır. Oysa yetişkinlerin de şiddetle buna ihtiyacı vardır. Mükemmeliyetçi, kontrolcü ve aşırı sorumluluk üstlenen bireyler risk altındadırlar. Hatalarına tahammülsüzdürler. Oysa hata yapmaya izin vermek de bir yaramazlıktır. Yanlış yapınca, kendine kızmadan canım sağolsun diyebilmek, insanın kendine karşı hoşgörülü ve kendiyle barışık olmasına yol açar. Hata yapmaya izin vermek, hayatımıza daha az hata getirir.
Bunun dışında güvenli yaramazlıklar yapmak da içimizdeki küçüğün dışarı çıkıp oyun oynamasına yardımcı olur. Bunun için arada bir küfür etmek, dilimizin sürçmesine izin vermek, arada bir bilerek geç kalmak, küçümsediğimiz bir kitabı-televizyon programını izlemek, dedikodu yapmak, asla konuşmam dediğimiz bir kişiyle sohbet etmek, evi toplamadan evden çıkmak, lekeli bir giysiyi giymek veya üstünü kirletmek, çamura basmak, güvenli bir ortamda sarhoş olmak, arabayı yıkatmamak olabilir.
Kendimizle vakit geçirmek-şımartmak, hobilerimizle, hayallerimizle ilgilenmek, yaşamın renklerini bize verecektir. Bizde ne varsa çevremize ancak onu verebiliriz. Eğer huzurlu ve mutluysak çevremizdekilere de huzur ve mutluluk verebiliriz.